peygamberlerini katleden hain halklar

entry20 galeri
    11.
  1. Elcevap;

    Arkadaş, fakihlerin zamanında çokça tartışıp, aralarından mezhep imamları gibi büyük ulemanın hemen hemen ittifak ettiği bir konudan bahsetmiş. Mesajı adım adım cevaplamak isterim.

    Öncelikle bir kavmin, inançlarında tevhidden uzak olması, o kavmin bir dönem uyarılmadığına delil olamaz. Zira hadiste bahsedildiği üzere, neredeyse bütün şirklerin ortak yönü ikidir:

    1) ilimli, takvalı olan birini aşırı yüceltip, o öldükten sonra onu ilahlaştırmak.
    2) ilimli ve takvalı olan birinin dinden çıkması ve şirk fetvaları vermesiyle, Allah’ın dinini değil, o eskiden takvalı olan kişinin fetvalarını dinlemek. Örnek olarak bu kişi, güneşin ilahi özellikleri olduğunu söylese ona inanılır.

    Bu iki durum da, kendisinden birkaç nesil sonraki kabilenin inancını dediğin ölçüde bozmaya yetecek güçtedir.

    Hadis kaynaklarına göre Allah dünyaya 120 binden fazla peygamber göndermiştir. Nitekim başka bir ayette Allah, “biz peygamber göndermedik ümmet bırakmadık” demiştir. Yani hiçbir millet, ya dedesinden ya babasından, mutlaka tevhid daveti almıştır.

    Bununla beraber zalim ve peygamberlerini öldüren bazı kavimler gereği, az miktarda da olsa, iki peygamber dönemi arasında kalmış ve tevhid davetini tam işitememiş insanlar olmuştur. Çocuklar, yaşlılar, akıl hastaları da bunlara dahildir. Nitekim Allah, adalet gereği dünya hayatında insanların amellerini serbest bırakır, hayır işleyen cennete, zulüm eden cehenneme gider. işte bazı zalimlere de peygamberlerini öldürmelerine müsaade etmiştir. Ama bu insanlara cüz’i kötülük yapma imkanı verilmeseydi, ahirette “ben zaten kötülük yapmayacaktım” diyerek cezalarını inkar edebilecekler, Allah’ın adil olmadığını, kendilerine iftira attığını söyleyebileceklerdi.

    işte bu ara dönemde kalmışların hükmü, arkadaşın dediği gibi ebedi cehennemde olmak değildir. Hükümleri cumhura göre şudur:

    Bu kişiler, dünya hayatına göre müşrik olarak isimlendirilirler. Lakin onlara dünyada helak, ahirette de direkt bir azap yoktur. Delil de şunlardır:

    “Biz, resul göndermeden azap edici değiliz.” isra 15.

    “Senin rabbin, hiçbir memleketi, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe helak etmez.” Kasas 59.

    “Cehennemdekilere sorulur: Size bir uyarıcı gelmemiş miydi? Onlar da şöyle der: evet, bize bir uyarıcı gelmişti fakat onu inkar ettik.” Mülk 8

    Şimdi bazıları diyebilir ki, oh ne ala, keşke biz de fetret ehlinde doğsaydık, sorumlu olmasaydık.

    Fakat alemlerin rabbinin adaleti buna da sığmayacağı için, sahih hadise göre bu fetret ehlinde olan az sayıdaki insanı, imtihan edecektir.
    Resulullah sav kavlen şöyle buyurdu:

    “Fetret döneminde ölmüş kimse şöyle diyecektir: ey rabbim bana resul gelmedi. Bunun üzerine Allah da kendilerine itaat edeceklerine dair onlardan söz alır ve onlara bir resul tayin eder. Resul de onlara nefislerine ağır gelecek bir şeyi emreder. O resule itaat eden cennete, reddeden cehenneme gider. “(ahmed bin hanbel)

    Buradaki esas şudur, kişi eğer dedesinden de olsa, bir zamanlar peygamberin geldiğini, bu peygamberin tek bir ilaha davet ettiğini, davetinin ne olduğunu, cennet ve cehennemi, vaadlerini güzel bir şekilde işittiyse ona hüccet ikame olmuş olur. Ancak genelde peygamberleri yalanlayıp işkence etmiş kavimler, onların davetlerini torunlarına güzelce ulaştırmazlar. işte burada hüccet kalkar, mesuliyet kalkar.

    Bununla beraber, bazı kırıntılarıyla olsa da tevhide ulaşmış fakat dinin detaylarını bilmeyen, Allah’ın sıfatlarından da haberdar olmayan kişi, cennet ehlidir, ahirette imtihana tabii tutulmayacaktır ve cehaleti mazerettir. Delili şu hadistir:

    “(fetret ehlinden bir adam) şöyle dedi: benim cesedimi yakın ve küllerimi etrafa atın. Eğer beni yaratan beni tekrar yaratmaya gücü yeten biriyse tekrar diriltecektir. Hatalarımı affetmesini umarım.”

    Bakınız, bu adam tanrıya ulaşmış ama onun daha yeniden yaratma gücü olup olmadığını, ceset yakmanın haram olmadığını bilme imkanına sahip değil! Bu sebeple, Allah onu Müslümanlardan yazmıştır!

    Özetle, cehalet, onu giderme imkanın varsa mazeret değil, giderme imkanın yoksa mazerettir.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük