bask örneğine bakanlar var mıdır bilmiyorum.
bask bölgesi, ispanya nın en zengin bölgesi ve basklar da melez olmayan bir ırk olmakla övünürler...
koyu katolik, muhafazakar bir toplulukturlar yani.
eta örgütü de ispanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacı güden Marksist-Leninist örgüttür.
her ne kadar bask bölgesi ve kürdistan bölgesi arasında tarihsel, ekonomik ve sosyolojik anlamda çok büyük farklar olsa da süreç noktasında çeşitli kesişimlerin söz konusu olduğu da aşikardır.
bakın, bugün ispanya 17 özerk bölge ile yönetilmektedir. bask dili resmi dil statüsü elde etmiştir ve ispanya hükümeti, bask halkının merkezi idareyi sahiplenmesi için bu yönlü demokratik çalışmalar yapmıştır. halk da bu çalışmalardan sonra eta nın silahlı eylemlerine karşı tepkisini ortaya koymuştur. nitekim eta 2011 yılında silahlı eylemlerine son verdiğini açıklamak zorunda kalmıştır.
gelelim, inkar ve asimilasyon politikalarını bir tarafa bıraktığını ve bu ülkenin kurucu unsuru olan (bakın kurucu unsur diyorum!!!) kürtlerin tüm haklarını teslim ettiğini iddia eden türkiye ye...
bugün türkiye de, özerklik tartışması ne alemdedir?
bugün türkiye de eyalet modeli tartışılabiliyor mu?
bugün türkiye de adem i merkeziyetçilik tartışılabiliyor mu?
bugün türkiye de yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi ne denli kurumsallaşmıştır? (tüm bu sorular için dipnot: bu tartışmalar, hiçbir zaman sağlıklı bir şekilde yapılmamıştır. sadece bir çatışma enstrümanı olarak zaman zaman gündeme gelmiş ve geldiği gibi de gitmiştir.)
fakat pkk yı bir tarafa bırakıp istatistikleri baz alacak olursak; pkk olsun ya da olmasın, hdp li olsun ya da olmasın, kürtlerin ezici bir kısmı yönetim modelinin değiştirilmesi, merkezden idare modelinin gevşetilmesi taraftarıdır. ( fakat bu beklentinin devlet katında çöp kadar değeri yoktur.)
ben de, siyasi düşünceler tarihindeki tartışmalar ve siyasi tarihte yaşanan pratikleri göz önünde bulundurarak ve olabildiğince toplumsal profili gözlemleyerek, adem i merkeziyetçi modeli belki daha ağır, lakin daha sağlam ve kapsayıcı bir model olarak görüyorum. (böyle bir kanıya ulaşmak için teknik bilgiye sahip olmak da gerekmiyor. memleketinde ayrı, ankarada ayrı telden çalan yavşak siyasetçileri gözlemleyerek dahi bu kanıya ulaşabilirsiniz.)
ki tarihsel birikim, böyle bir modeli çok rahat bir şekilde ayakta tutabilir. (tabi tarihsel birikimi, kurumların kuruluş yıllarını belirtmek dışında kullanmayı birgün akıl edersek şayet... )
neyse, konuyu dağıtmadan sorularımıza devam edelim:
bugün türkiye de kürtçe nin herhangi bir resmiyeti var mıdır?
kürtlerin kendi çocuklarını kendi dillerinde eğitmek gibi bir imkanı var mıdır? ( mardin artuklu üniversitesinde açılan yaşayan diller enstitüsü -yani bir kürt şehrinde, sadece kürtlerin iştirak edeceği ve sadece kürtçenin konuşulacağı bir bölüme kürtçe dememek için bin dereden su getirmeler yine- işte bu enstitüden mezun olanların ne halde olduğunu biliyoruz. bölüm müdürü kadri yıldırım a ne tür soruşturmalar açıldığını da biliyoruz. nitekim adam hdp ye kadar savruldu)
halen 82 darbe anayasası ile yönetiliyoruz ve hatta bazen bu anayasaya dahi muhtaç kalacak politikalar söz konusu olabiliyor.
şimdi kalkıp da demokrasisi kurumsallaşmamış, demokrasi kültürü toplumda oturmamış, türkiye nin en büyük sorunu olan kürt sorununda, tarih kitaplarına girecek tek somut politikanın ortaya bırakılmadığı, düşmanlığın ve kutuplaşmanın günden güne arttığı bir ortamda bu beklenti içine girmek nedir?
ben söyliyeyim mi?
bu beklenti aptallıktır!!!
bu profille en fazla ne yapabilirsiniz, biliyor musunuz?
bu profille en fazla birkaç korucuyu ve ailesini, emir komuta zinciri içinde bir yere toplayıp bayrak sallatabilirsiniz.
ya da kürtlerin en puştu olan, en çürüğü olan insanlara birkaç cılız demeç verdirebilirsiniz. (puşt ve çürük diyorum, çünkü sadece sizin paranızı emmek için kapınıza gelmiş ar etmez köpekten başka birşey değildirler. çünkü bizzat neler çevirdiklerini görüyorum. ankaraya gidip ne tür yalanlarla durumu idare ettiklerini ve geri dönünce de elde ettikleri paralarla köşeyi nasıl döndüklerini görüyorum. beni arayanlara da sizi kandırmışlar diyorum. bu kadar yanlış kişilerle iş tutmayın, bu kadar saf olmayın diyorum. sizin dava dediklerinize, bunlar mangır diyor... ) sizin iyi kürt dedikleriniz de genellikle bu tipler oluyor.
e haliyle gerçek insana, gerçek gönle ulaşamıyorsunuz!!!
neymiş efendim iyi kürtler terörü neden lanetlemiyormuş?
önce insanların gerçekten kendini güvende hissettiği, sahiplendiği bir ülke olacaksın!
yani,
de-mok-ra-tik-le-şe-cek-sin!!!
insanların kendini gerçekleştirdiği bir çatı olacaksın!
insanına saygı duyacaksın ki, insanların da sana saygı duysun ve senin hakkını yerde bırakmasın!
şimdi biz boğazımıza kadar demokratiğiz diyenler olacaktır.
boş beleş konuşmakta acele etmesinler.
neden mi?
zilyon tane örnek var, lakin fazla geriye gidip eski defterleri açmayacağım.
çok değil yeni bir olaydan örnek vereceğim.
eminim, daha birçok şey gibi, bundan da haberiniz yoktur. daha 2 gün önce (bkz: vartinis katliamı davası) karara bağlandı. dokuz kişinin yakılarak öldürüldüğü davanın sonucu ne olabilir sizce? tabi ki tam demokratik ülkemiz, sanıkların hepsine beraat verdi. katilleri taltif etmediklerine sevinelim bari...
şimdi lütfen, pkk nın silahlı eylemlerinden en fazla zararı gören, devlet tarafından da şahsiyetine saygı duyulduğunu düşünmeyen ve halen devlet ile örgüt arasında sıkışıp kalmanın tazyikini sonuna kadar yaşayan kürtler hakkında yersiz beklentilere kapılmayın.
biraz gerçekçi olun!
biraz tutarlı olun!
feraset sahibi olun!
karşınızdaki insanların da bir onur sahibi olduğunu ve neyin ne olduğunu anlama kapasitesine sahip olduğunu unutmayın!
bu kadar cahil cür'eti ile efelenmeyin.