AKP'nin ve diger tum seriatcilarinin retorik malzemesi yapmaya calistigi yanilgidir. Aslinda bu tavri yanilgi olarak adlandirmak bir cesit iyi niyetlilik sayilabilir. Yanilgi belirli akil yurutmelerin sonunda yanlis sonuclara varmakla olur. Seriatcilar bu konuda akil yurutup bir yanlis sonuca varmaktan ziyade konuyu carpitarak cikarlari dogrultusunda propaganda malzemesi yapmayi yeglemislerdir. Ayri sirin seriatcilarimiz, egitim ve bilgiden yoksun -ki bu seriatcilardan once kisilere bu ikanlari belirli bir kalitede saglayamamis tum iktidarlarin ve hatta rejimin kendisinin sucudur- lumpen delikanlilara ya da kahvede pispirik oynayan saf ve inancli amcalara "bak kardesim laiklik devletin dinden etkilenmemesi ve uygulamalarinda dini referans almamasidir, sen de devlet gibi yaparsan yani laik olursan, senin de dinden etkilenmeyen dine gore karar vermeyen birisi olman gerekir, gordun mu, iste bu dinsizlik demektir" turunden laf cambazliklari uygulayarak devletin laik temellere oturmasi gerektigi fikrinden insanlari sogutmaya cabalamaktadirlar. Bilgi sahibi bir birey "ben laiklik savunucusuyum" derken ayni zamanda "bireysel kararlarimi dinin emirleri yonunde almayi tercih etmiyorum" diyebilir ya da demez ama temelde "Devletin karar alirken ve bu kararlari uygularken referansini dinden almasina karsiyim" demis olur. Laiklige karsi olanlar insanlarin kararlarini din ekseninde almamasina da karsidirlar belki ama ayni zamanda devlet erkinin de din temeline dayandirilmamasina da karsidirlar, bu da organize oldugu durumlarda rejime karsi acik bir tehdit unsuru olurturur.
Kisacasi laikligi degerlendirmek ortalama zeka ve bilgi gerektiriyor, ancak toplumumuz bu her iki ogeden yoksun oldugu - ya da yoksun birakildigi- icin, cokca akla ve kitlelerin davranis bicimleri hakkinda cokca bilgiye sahip din bezirganlarimiz konuyu rahatca manipule edebiliyorlar.