ilk iki nesil kültürlerini muhafaza etmekle birlikte, başkent yaşantısına da adapte olmuştur. Ancak üçüncü nesil, göç ettiği yerlerin kültürünü bilmediği için ne şehirli ne köylü olabilmiş, enteresan, ne olduğu belirsiz bi şekle bürünmüştür.
Doğma büyüme ankaralı olarak şunu söyleyebilirim, o eğitimli, çizgisi ve standartları belli yaşantı içerisinde büyütülen ankaralı nesiller hala var ancak maalesef etimesgut, Mamak, Sincan, Altındağ kültürü (küçümsemiyorum, ben de buralarda büyüdüm) şehre hakim olmaktadır ve yeni nesilleri kendine benzetmektedir.
Aile gazinosundan; pavyonda 18lik kız oynatan sonradan görme barzoların pavyonlarına geçiş,
Kültür-sanat etkinliklerinden, tiyatrolardan; üçüncü sınıf türkü bar konserlerine geçiş,
Boş vakitlerde gezilen Müzelerden; orda burda mantar gibi biten süpermarketlere, sosyete pazarlarına geçiş,
insanların eskiden güvenle ve keyifle gezdiği Kızılay'dan; işportacıların cirit attığı, köprü köşelerinde soytarı kılıklı apaçilerin oturduğu, kaldırımları eskort kartvizitleriyle dolu, ulus meydanından farksız, yeni-berbat Kızılay'a geçiş..