serbest piyasa ekonomisi

entry34 galeri
    19.
  1. dünyada herkesin hayatlarını maksimize etmeye dayalı tek ekonomi düzenidir, bu şahsi düşünceme göre tartışılamayacak kadar gerçek. tabi bunun için doğru örnek türkiye değil çünkü türkiye'de kısmi bir serbest piyasa var ve daha henüz serbest piyasanın temel yapısını oluşturacak olan adil rekabet gelişmemiş durumda. adil rekabet gerçekleştiği takdirde serbest piyasa içinde herkesin kazanması ile beraber düşük gelirli kısım ortadan kalkabilir.

    düşük gelirli sınıf nasıl ortadan kalkacak sorusuna gelecek olursak, birincisi genel olarak ülkenin tamamına kimi zaman minik kimi zaman koca dilimlerle dağılan pastanın boyutu maksimum hale gelecek. bunun maksimum hale gelmesinin yolu ise devletin elindeki kurumları kendi vatandaşı üzerine hem kendisinin hem de vatandaşının menfaatleri doğrultusunda olacak şekilde, kamuoyuna açık ve hiçbir soru işaretine gebe olmayacak şekilde elden çıkarmasıyla olabilir. yani bu bir yerde şu demek oluyor; devlet diyelim ki şu anda ülkedeki paralı yolları 50 yıl boyunca özelleştirecek, bunun bakımı, ışıklandırması, buralarda yapılacak herhangi düzenlemeler, ihtiyaçların tedariki özel sektör tarafından karşılanacak ve atıyorum ki devlet yılda bu paralı yollardan 5tl kar ediyor. devlet bu 50 yıllık devri eğer 5tl karşılığında yaparsa devlet pastadaki payını ciddi oranda kaybetmiş olur ve kazandığı 5tl ile hiçbir şey yapamazken vatandaşların üzerine daha ciddi manada vergi yüklenir. şayet devlet bu satışı 25 yıllık geliri karşılığında yaparsa devlet hazinesine sıcak para girişi olur, devlet kurtulduğu giderleri halka vergi indirimi olarak yansıtır ve bu elinde olan sıcak parayı da işleme sokar.

    devletin görevi kesinlikle bir yolun çevresindeki ışıklandırmaya bakım yapmak değildir, o neden bu görevi sadece görev olduğu için yapar daha fazla kazanmak için değil. ancak özel sektör devletin getirdiği kıstaslar ile birlikte (ülkemizde maalesef hizmet için alt limit konulmazsa hizmet rezalet durumlara düşebiliyor, keşke buna da ihtiyaç olmasaydı) devletten daha güzel şekilde idare edebilir. çünkü hem devletin, hem de yolu kullanan vatandaşın hukuk ile beraber kurdukları denetim özel sektör girişimcisinin üzerinde olacaktır.

    tabi konumuz burada sadece yollar değil zaten öyle olsa bu iş çok daha basit olarak nitelendirilebilirdi. daha komplike hale getirmek gerekirse eğitim konusunu ele alalım. diyelim ki türkiye'deki her eğitim kurumu özelleşti. bugün türkiye'de milli eğitim ve yök'ün ellerinde bulunan bütçeyi, vergi mükelleflerine ödedikleri miktar olarak dağıtsalar hem herkes en lüks yerde olmasa bile rahat bir şekilde okuyabilecek, duruma gelir, hem okullardaki eğitim kalitesi ciddi manada artar, hem de bugün çocuğu olmayan bir birey boş yere kendi cebinde bulunan (ki belki bu insan bir ayı 1300 tl ile geçirmek zorunda) parasını kendisi için daha elzem olan işler için ayırıp hayat standartını daha yükseğe koyabilir. bu aynı zamanda eğitimin yelpazesini de büyütecektir, yani sektör kendisi kendi elemanını yetiştirecek ve bu sayede türkiye'de yetişen hem alt hem üst kademe kalifiye eleman sayısı artacaktır.

    sağlık konusu ise çok sakat bir konu, sağlık özel bir konu ve yaşadığımız coğrafyanın ya da devrin insanlara getirdiği sorunları düşünecek olursak sağlık için tam özelleştirme mantığı tamamen benimsediğim bir mantık değildir, çünkü özel sektör için kırsala yönelmek karlı olmayacağından ötürü kırsalda olan sağlık mağduriyetinin altından vicdanlı hemen hiçbir insan kalkamaz, bu durum şu anda tartışılabilecek bir konu değil ancak çok daha küçük bir bölgede yaşayan 80 milyonluk bir halk olunsaydı ve sağlık durumu mağduriyet yaratmayacak olsaydı bu hizmet de devletin çok sıkı kalite denetimleri ve gelir seviyesi hastalığının tedavisini karşılamaya yetmeyecek insanlara geri ödeme olmaksızın verilecek fonlar çerçevesinde bunu da destekleyebilirdim ancak bu şu anın konusu değil.

    neyse türkiye'nin sıkıntısına gelecek olursak rekabet demiştik, türkiye'de rekabet genelde iki üç şekilde oluyor. birinci ihtimale göre diyelim ki yan yana iki tane işletme var, bir tanesinde hizmet korkunç kötü olup fiyatlar orta düzey oluyor, diğer işletmede ise hizmet mükemmel olup fiyatlar pahalının üç dört misli fazlası oluyor. iki taraf da belli kitlelere hitap ediyor, ikisi de fiyatları düşürmeyi ya da hizmeti arttırmayı düşünmüyor. ikinci ihtimalde iki tane yan yana işletme oluyor, bunlardan biri diğerine silah çekiyor ve rekabet sonlanıyor. üçüncüsünde ise taşıma kapasitesinin üzerinde olan yerlere genel ihtiyaçları karşılamak için çeşitli yerler açılıyor, bunlar kalite, sağlık ya da hizmet gibi değerlendirmelere tabi tutulmadan insanlar tarafından tüketiliyor.

    bu üç rekabet şekli de aslında yanlış olan tarzlar, gönül ister ki ülkemizin ekonomik yapılanması da bir amerika seviyesine çıksın ancak bu yavaş yavaş oturabilecek bir durum oluğunu düşünüyorum, sonuçta böyle akımlar devletlerin yavaş yavaş benimsediği ve yapabildiği şeyler.

    son olarak diyeceğim şudur ki; bu olsun, başkası olsun ama hakkımızda en iyisi ne olacaksa o olsun.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük