2004 eurovision'da kıbrıs'la bağlantı yapıldığı zaman rum spikerin istanbul yerine "iyi akşamlar konstantinapolis!" demesi üzerine korhan abay'ın, sunucuya "son 500 yıldır istanbul.." diye ayar vermesine karşılık olarak hala utanmayan rum spikerin "biz böyle diyoruz." demesi. ardından korhan abay'ın "merhaba 'güney' kıbrıs." diye ikinci ayarı vermesi..
italyan büyükelçisi atatürk ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. o zamanın muhtelif sorunları ile ilgili konuşulduktan sonra, büyükelçi "ekselans, dün roma ile yapmış olduğum bir görüşmede hükümetimizin hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi" der. odada esen buz gibi havadan sonra atatürk, büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. doğruca masasına gider, manyetolu telefondan mareşal fevzi çakmak'ın bağlanmasını ister ve çakmak'a: "paşa, italyan dostlarımız hatay'a gelmek istiyorlarmış. hazır mıyız?" der. fevzi çakmak durumu anlar ve "biz hazırız paşam" diye yanıtlar. atatürk büyükelçiye döner ve: "biz hazırmışız. hükümetinize söyleyin, isterlerse gelip hatay'ı alabilirler."
bir toplantıda aklınca mehmet akif'in baytar olması ile onu aşağılamak isteyen bir gerizekalının "afedersiniz, siz baytar mısınız?" diye sorması üzerine durumu anlayan mehmet akif'in efsane yanıtı: "evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"
istanbul'un işgal altında olduğu mustafa kemal'in pera palas'da kaldığı günlerdir. işgal kuvvetleri komutanları da pera palas'ın salonundadırlar. o sırada mustafa kemal salona iner. ingilizler şef garsona bu türk subayının kim olduğunu sorarlar. garson "mustafa kemal." der. ingilizler mustafa kemal'in çanakkale'deki ününü duydukları için, kendisiyle tanışmak üzere onu masalarına kahve içmeye davet etmek isterler. garsona kendilerini davet ettiklerine dair bir not iletirler. atatürk'ün ise garson ile gönderdiği yanıt şudur: "bizim geleneklerimize göre daveti ev sahibi yapar. onlar her ne kadar işgal kuvveti komutanları iseler de, ne de olsa misafirdirler. günün birinde gideceklerdir. bu nedenle benimle kahve içmek istiyorlarsa benim masama gelsinler."