bundan tam yüz yıl önce albert einstein'ın genel görelilik kuramı'na göre var olduğunu söylediği ancak deneysel anlamda gözlenemeyeceğini ileri sürdüğü kütleçekim dalgalarıyla ilk defa 14 eylül 2015 tarihinde karşılaşılıp uzun ve sıkı süren araştırmalar sonucunda geçtiğimiz haftalarda bunun gerçekten de bir kütleçekim dalgası olduğu açıklandı ve bu olayla birlikte bilimde yeni bir boyut kapısı aralandı diyebiliriz. kısacası einstein hem haklı çıktı, hem de yanıldı.
peki kütleçekim dalgası nedir ve nasıl işler? çok kısaca tanımlarsak kütle ya da kütleler sayesinde uzay-zamanda oluşan kırışıklıktır.
kendisini benzetme yoluyla anlamaya çalışırsak denize atılan bir taşın etrafta oluşturduğu su dalgalarını düşünebiliriz. kütleçekim dalgaları da uzaydaki cisimlerin uzay-zamanı bükmesi sonucunda ortaya çıkar. örneğin bilim insanları tarafından bulunan kütleçekim dalgaları iki karadeliğin birbiri etrafında dönmesi ve sonunda birleşmesi sonucunda ani bir şekilde ortaya çıkan ve dünyamıza kadar ulaşan kütleçekimsel dalgalardır. bu dalgalar ortaya çıktığı an çok kuvvetlidir ancak zamanla mesafe kat ettikçe etkisi zayıflar bu yüzden de dünyamıza ulaşan bu dalgaları tespit edebilmek de bir hayli zordur. burada açıklayıcı bir kıyaslama yapacak olursak elektromanyetik dalgaların mesafe aldıkça etkisini kaybetmesi kütleçekimsel dalgalara göre daha çabuk olur ancak kütleçekimsel dalgaların alabileceği mesafe elektromanyetik dalgaların alabileceği mesafeden fazlasıya uzundur. kütleçekimsel dalgaların iletiminin diğer dalgalar gibi olmayıp sonsuz mesafede iletildiği konusu da fazlasıyla tartışılmıştır.
bu dalgaların tespiti için bir hayli zor demiştik ancak amerika'nın louisiana ve washington eyaletlerinde bulunan iki adet kütleçekimsel dalga dedektörü bu dalgaların varlığını deneysel olarak kanıtlamayı başardı.
aletlerin çalışma prensibi konusuna da basitçe değinelim. birbirinden kilometrelerce uzaklıkta vakumlu bir ortamda bulunan aynalarla kütleçekimsel dalgaların etkileşmesi sonucunda aynaların yerleri çok ama çok küçük bir ölçekte değiştiğinde (daha doğrusu aynalar arasındaki ve etraftaki uzay-zaman daralıp genleştiğinde) dalgalar gelmeden önce aynalara yansıtılmış olan ışınlarda da hafif kaymalar gözükür. yani kütleçekimsel dalgalar aynaların arasındaki uzay-zamanı sıkıştırıp genleştirerek aralarındaki mesafenin değişmesine yol açar ve bu durum aynalardan yansıyan ışınların açısında değişikliğe neden olup bu şekilde kütleçekimsel dalgaların etkisi anlaşılabilir. tabii bu çok kabaca bir anlatım oldu ama işin mantığı basitçe bu diyebiliriz. tabii bu aletlerin çeşitli doğa olaylarından etkilenmemesi için gerekli önlemler de bilim insanları tarafından alınmış durumdadır. yani makineye gelen bir deprem dalgası ayrıca tespit edilip ayıklandıktan sonra saf kütleçekim dalgasının yakalanması sağlanabiliyor.
son olarak bu keşif rutin hayatta bizim ne işimize yarayacak dersek, hiçbir işe yaramayacak. ev iş okul falan yine aynı yani. sadece evrenin o saliseden de küçük olan ilk anlarını daha iyi anlayabileceğiz. bunun sebebi ise o anlarda bize bilgi iletim görevini üstlenen ışığın henüz var olmayıp yerine ışıktan daha önce doğan kütleçekim dalgalarının var oluşudur.