bir gün din dersindeyiz, hoca bana çok kıl her zaman olduğu gibi. diyor yok cennette herkes güzel olacak, körler görecek falandir filandir. neyse bir anlık fikirle kel hocama '' hocam öbür dünyada saçınız çıkacak mı'' dememle sınıfın yerlere yatması ve güzel bir azar yememle sonlanmıştır.
ingilizce öğretmenimiz derste çok konuştuğumuzda ''burnumun dibindeki adamı göremiyorum'' dediğinde, ''burnunuzun dibindeki adam sizce sizinle konuşmak için mi orada'' dediğimde, yine azarı yemişimdir.
derste kuyruk sokumunun nereye çıktığını sormuştum, lisenin ilk yılındayım, biyoloji öğretmeni bana beyni gelişmemiş fetüsmüşüm gibi bir bakış atmıştı.
din öğretmenimize yüzüne nur inmenin retrica efekti gibi bir şey mi olduğunu sormuştum bir gün. açıkladı mı, hayır. white rabbit yine azar yiyor bu kısımda.
bir matematik sınav çıkışı hoca bana gevrek gevrek gülerek kaç bekliyorsun demişti, kızdığım için 100 bekliyorum demiştim. hoca ciddi olunca ' bekliyorum ama gelmiyor' dememle hoca gülerek başımı okşamıştı. - ilk kez seviliyorum-
ingilizcenin en basit yerlerinde tekrar yaparken ' where is the carpet' sorusuna hocam biz tavanda kullanıyoruz dediğimde, güzel bir bakış almıştım. ' ah white rabbit' demişti öğretmenim. ' senin de şu zekanı olumlu kullandığını görsek'
tarih dersinde öğretmen ' çinliler hiç göç etmemişler' demişti. bende ' evet göç etmeden pire gibi üremişler' demiştim. ah bu öğretmenler.
din dersinde yine öğretmene ' sinekler sürekli ellerine tükürüp gözlerine sürerken amin mi diyorlar' diye sormuştum, bana gerçekten açıklamıştı bu olayı. demek ki white rabbit her zaman muzdarip değil.