Bir ingiliz asıllı yazarın başından geçen çocukluk travmasıdır.
iş bu yazım tamamen kendi hayatım ve geçmişim ile alakalıdır.
Babam iş gereği 15 yıl boyunca türkiye de çalışmak zorunda kaldı. Ailem bilindiği üzere ingiliz asıllı herşey taşındıktan sonra bir devlet okuluna yazılmam ile başladı.
Annem ne kadar da özel eğitim yanlısı olsada babam türkçe yi öğrenmem için ısrarla devlet okuluna yazdırmış.
Gel zaman git zaman türkçe yi öğrenirken bir sabah okul bahçesinde bir "ingiliz" için o lanetli sayılabilecek cümleleri ağzımdan dökülürken kanım donmuştu.
"Türk um doğruyum" asilzade atalarım bu topraklara insanlık getirmek adına savaş vermiş,can vermişken ben
türkler tarafından asimile edilmeye yüz tutmuş o kan donduran sözleri söylüyordum. O anda, farkına vardığımda o kadar utandim ki o sabah ağlayarak eve koştuğumu unutumam.
Bir türk için ne kadar bu sözler onure edici olsada (ki kesinlikle değil) bir ingiliz keza bir kürt içinde travmatik bir olay silsilesinden öte hiçbirşey değil.
Artık gündeminize cizre,sur a bakınca anlıyorum ki bu topraklarınıza özgürlük gelecek.