Az sayıdaki sağlam aşk şiirlerinden biri. Sadece aşk şiiri de değil. içinde tarihe, eski uygarlıklara da nazireler var ama hiçbirisi sırıtmıyor.
Dilaver Cebeci hem politik düşüncelerini romantizmle karıştırıp şiirin tınısını korumuş hem de destansı bir aşk şiiri kaleme almış.
"Çok eski bir gerçektir bu biliyorum
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum
Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
Ve ikimizde ıslanıyoruz
Ben ne yağmurlar gördüm Sitare
Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
O şehirde sırılsıklam gezerdim
Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
Tapınaklar insanları safra gibi atardı
Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni"