vay be ne ilginç,ne ikna edici!!! argümanlarla desteklenmiş dedirten dava.
gerekçelere bak çay demle!
öncelikle seçimlerde akp'ye oy vermedim ve bundan sonra da vermeyi düşünmüyorum.ama sırf ben o partiyi sevmiyorum diye yapılan haksızlıkları da görmezden gelemem veya bunlara kılıf bulmaya çalışamam.aksi takdirde akp'nin de zaman zaman büründüğü ''kendine demokrat,kendine özgürlükçü'' tiplerden ne farkım kalır??
bu dava tamamen ideolojik ve temelsiz argümanlarla açılmıştır.buyrun gerekçelre beraber bakalım;
Sadece islam vardır
- 2004'te Oxford' da " Ilımlı (islam) denilince, ılımlı olmayanı varmış gibi oluyor. Sadece bir islam vardır. Önüne bir şey konulamaz. islam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz" demesi.
bu sözlerde yanlış olan ne?? ''gerçek islam''ın ılımlı olmayanı var mı? gerçekten de tek bir islam vardır.diğerleri onun radikal yorumlarıdır.ayrıca laiklik ile islam veya herhangi bir dinin aynı şeyler olmadığı da bir gerçek değil mi? eğer ikisi aynı şey ise laik olan bir ülke islami kurallara göre yönetiliyor demektir ki evet buna sadece gülünür.
Laiklik ve Müslüman
- 1994'te RP il Başkanı olarak yaptığı konuşmanın yayınlanması üzerine, 2001'de partinin söylemleri ve disiplini gereği bu şekilde konuştuğunu söylemesi ve " Bazıları laikliği din gibi algılıyor. Laiklik din olursa aynı anda Müslüman olunamaz" demesi.
bu sözler de doğru.siz laikliği bir din olarak ya da dinsizlik olarak algılarsanız elbette ki aynı anda müslüman olmamazsınız.laikliği ''hiçbir dinin etkisine girmemek'' ve ''din karşısında nötr olmak'' diye tanımlarsak müslüman kişi bir dinin etkisine girmiştir ve bireysel hayatında nötr değil islamın tarafındadır.
Bizde önemli din bağı var
- 2005'te Christchurch kentinde sarf ettiği, "Bizdeki etnik unsurları birbirine bağlayan önemli bir din bağı vardır." sözleri.
dinin birleştirici bir rolü olduğu bir sır değil ki.bunda suç teşkil edecek ne var allah aşkına?? bunu derslerde üniversite hocaları söylüyor,sosyologlar yazıp çiziyor.
Ben insan olarak laik değilim
- 2005'te "Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm. Ama siz laikliği bir din gibi takdim ederseniz, bu ülkenin halkını üzersiniz." açıklaması.
yukardaki açıklamlarla paralel olarak laikliği dinin etkisinde olmamak şeklinde aldığımızda ben laik değilim ama devlet laiktir ve ben bu laik devleti korumakla yükümlüyüm diyor.benzer bir şekilde şunu demesi ile aynıdır;ben bir hristiyan değil müslümanım ama ülkemdeki hristiyanları korumak benim görevim.
Kuran kursuna sınıra karşıyım
- 2005'te Kuran kursları için yaş sınırı konulmasına karşı olduğunu söylerken, kendisinin de 7 yaşında Kuran kursuna gittiğini hatırlatarak, "Bir Müslüman'ın kendi arzusuyla, Kuran'ı öğrenmesine niçin karşı çıkıyoruz. Benim tezgâhımdan geçmiş olanların, ülkeme ne zararı var ki?" demesi.
bu konunun serbest din eğitimi ile ilgisi var.akp'nin bu konudaki tutumu başından beri biliniyor.ve bu tutum suç unsuru değil çünkü tüm batı dünyası serbest din eğitimini benimsemiş durumda.hem avrupada hem amerikada her yaştan kişiye çok değişik düzeylerden dini eğitim veren(her türlü din ve mezhepten) özel okullar mevcuttur.
Bizler inançlı Müslümanlarız
- 2005' te kızlarının türban takması konusunda, "Bizler inançlı Müslümanlarız. Kuran' da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor. Kızlarım başını örttükleri için Türkiye' de okuyamadı" demesi.
burası gerçekten komedi tadında.kızları başını örttüğü için kendi ülkesinde okuyamıyıor ve kendisinin bunu(varolan bir durumu) dile getirmesi suç öyle mi? ben bir bayan olsam ve ''ben inançlı biriyim,benim inandığım din,kur'an yoluyla örtünmemi emrediyor ve ben de örtündüm ama örtündüğüm için ülkemde okuyamadım'' desem bu da mı suç olacak???
Sorunu Müslümanlar çekiyor
- 2005' te azınlıkların özgürlükleri konusunda, "Sorunu Çoğunluktaki Müslüman kesim de çekiyor. Bu konu bizim için de zor. Eşim Başbakanlık' ta takıyor, karşıda
(cumhurbaşkanlığı) takamıyor" sözleri.
2005 tarihli sieps(isveç ensitüsü) raporunda ''başörtüsü yasağı kadınlara yönelik ayrımcılık teşkil ediyor'' sözü,the washington times'da 2 ekim 2005 tarihinde yayınlanan yazıda ''Türkiye, başını örten bir bayanın hiç bir eğitim şansına sahip olmadığı dünyadaki tek ülke olarak kalmaya devam ediyor'' sözü bir şeyler ifade ediyor mu?
Velev ki siyasi simge düşünün
- Madrid'de, "Velev ki (türbanı) bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı da suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?" demesi.
ben söyleyeyim dünyada sadece türkiye ve tunusta türban yasağı var.diğer ülkelerde dini veya siyasi simge olsalar da simgelere yasak yok.kaldı ki türkiyede de insanlar üniversiteye che guevara tişörtleriyle(siyasi simgelerle) girebiliyor.durum buyken yapılan en masum ifadesiyle ayrımcılık.
Bu millet sizi affetmez
- irtica konusunda, "Eğer siz dindar insanları siyasetten alıkoymak için bunu konuşuyorsanız, bu millet de sizi affetmez. Bunu böyle bilin" demesi.
''dindar insanları siyasetten alıkoymak için'' yani gerçekten rejim tehlikesi gördüğü için değil bu nedenle hareket edenleri halkın affetmeyeceği doğru değil mi? 1950'den beri halkın kimi affetmediğini hala görmeyen var mı?
Uysal koyun değiliz
- Baykal'a yönelik olarak "idam sehpasının yolunu gösteriyor. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık" demesi. Aynı dönemde, "Çünkü ben zulmü alkışlayamam, zalimi de sevmem. Yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz" açıklamasını yapması.
darbe şakşakçılığı yapan ve bir siyasi parti lideri olarak utanmadan orduyu göreve çağıran bir insanımsıya daha güzel cevap verilemezdi.
Beş yıl ses çıkarmadık
- 2008'de "Gerilim taraftarı olsam o meydanlara 10 katını biz toplarız. 5 yıl başörtüsü konusunda ses çıkarmadık. Hep sabır sabır dedik" demesi.
ben normalde akp'li olmamama rağmen bu konuda onları çok takdir ediyorum.gerçekten de oy oranlarıyla da görüldüğü gibi çok ciddi bir sayısal gücü var ama gerilim olmaması için bunu zırt pırt sokaklara dökmüyor.
Üniversite yöneticilerine eleştiri
- 28 Şubat 2008'de bazı üniversite yöneticilerine, "ÜAK'ın bildirisine niye karşı çıkmıyorsunuz?" demesi.
üniversitelerin yönetimine karışıldığı için yapılan tabi ki yanlıştır.ancak elbette ki parti kapatılmasına neden olacak bir durum olamaz.zira sürekli siyasete karışan,meclisi by pass eden,kanunları ihlal eden kurumlar varken ve bunlara ses çıkarılmazken bu söz üzerinden eleştiri yapılması kendine demokratlığın göstergesinden başka şey değildir.
Katili affetme yetkisi vârislerin
- 7 Mart 2008'de, "Katili affetme yetkisi aslında maktulün vârislerine aittir" sözleri.
bu kişisel bir görüştür.aslında bunun da ötesinde devletin affetme yetkisinin sınırları günümüzde birçok liberal demokraside tartışılan bir konudur.tabi savcımız dünyadan bihaber olduğu için sanırım bunlardan haberi yoktur.bununla ilgili mustafa akyol'un ''devletin affetmeye hakkı var mı'' makalesini öneririm.
edit:ne zaman okudun muhterem entrynin tamamını?? zamanın ötesine jet servis bu olsa gerek.