allah'ın belasıdır..uzun uzun anlatmaları luzum yok esasen de , içimi boşaltmak babında başlıyayım:
bi pazar günü..aile evde..dayılar arıyor , hadi toplanın pikniğe diye..eline artık biyokimyaymış , mukavetmetmiş ne gelirse alıyor insan..aklında hep o güzel tablo : polonezköyde mis kokular eşliğinde huzurlu ders çalışma saatleri..
sonra gidiliyor pknik yerine , tabii yolda artık çılgınca eğlenen arabalar mı istersin , evet evet araba eğleniyor içindekiler değil * , sevişgen gençler mi , sizin arabada şarkı söyleyen bücürük kardeşler mi..
of puf derken , etlerdi domatesti , güneşti..aa bi bakar insan 2 saattir malak gibi poposunun üstünde ve ders kitabına pirzola sıçramış **..
sonra, eve gelinir o güzxel hava çarpmış bi yorgunluk..mübarek sanırsın ki , bütün gün taş taşıdım..neyse , işte gün geçer..insan ders çalışamaz..
bahardan tiksinme sebebidir..bok var sanki o kuşlar vıcıldıyorlar, çiçeklre mis gibi kokuyorlar , vapurda martılar flört ediyorlar..* gargamel'in anıları