Azerbaycan'ın (güney azerbaycan dahil) hemen her şehrinden arkadaşım var. Çok geniş bir yelpazeden oluşan bir çevrem var. Karabağ'ın muhtelif şehirlerinden de. Ağdam, laçın, fuzuli, zengilan... Fakat hiç hocalılı arkadaşım olmadı. Hocalı soykırımı sırasında 6 yaşında olan hocalılı bir hanımefendi dışında hiç hocalılı tanımadım. Çünkü bir avuç kaldılar. Hocalılı bir annenin bebeğini koklayarak kucağımda uyuttum. O duyguyu anlatamam. O bebek türk olduğu için annesi gibi ölümle burun buruna gelebilirdi. Bebek kucağımdayken kalbim sıkıştı, ellerim titredi, duvarlar üstüme üstüme geldi. Nefes alamadım. Etrafıma tedirginlikle baktım. Sanki hocalı'da idim ve bebek tehlike altındaydı. Tansiyonumun düştüğüne eminim. Çünkü yüzümün kireç gibi olduğunu söyleyip, su içirdi arkadaşım. Biraz sakinleştim ve annesi o korkunç günü anlatırken bebeği kucağımda sallayarak uyuttum.
Annelik içgüdüsü çok farklı gerçekten. Bir türk çocuğunun gülümsemesi için ömrünü feda etmek isteyebilirmiş insan. Anne olmadığım halde o duyguyu hissettim. Tanrı kadınlara dünyanın en ilginç duygusunu bahşetmiş.
Sonraki yıl, karabağlı bir arkadaşım üniversitenin kültür merkezinin önünde türkiye türkü arkadaşlarını sakinleştirmeye çalıştı. "Dayanamıyorum artık, dayanamıyorum! Ciğerim yanıyor!" diye feryat eden eskişehirli bir genç kızı, şuşalı bir genç teskin etmeye çalışıyordu. Oysa tam tersi olmalıydı. Şuşalı arkadaş, rus helikopterlerinin şuşa'yı bombalaması neticesinde canını zor kurtarıp bakü'ye yerleşmiş bir ailenin oğlu. "Ağlama bacım, başını dik tut. Ağıt yakmanın sırası değil. Vatanımızı nasıl kurtarırız, onu düşünelim." Dedi. Mantığını koruyabilecek en son kişi olduğu halde.
ya da geçtiğimiz yıllarda düzce'de hocalı soykırımı için konferans ve fotoğraf sergisi etkinliği düzenlendiğinde soykırıma uğrayan soydaşlarımızın kutsal bedenlerinin fotoğraflarını gören bir türkiye türkünün sinir krizi geçirip, fenalaşması üzerine onu ayıltmaya çalışan karabağlı kardeşimizin, yaşadığı acılara değil, türkiye türkü kardeşinin acı çekmesine ağlaması bu milletin bütünlüğünün delilidir.
hocalı soykırımı türk dünyasını birbirine kenetleyen, özellikle azerbaycan ve türkiye türklerini birbirine yaklaştıran ortak bir acıdır. milletimiz güçlüdür. ağlaması, bu acının katlanılmaz oluşundandır. yoksa biz ermeniler gibi "bize soykıyım yaptılay çok acı çekiyoyuz" diye ajitasyon yapmaktan ar ederiz! bizim başımız dik çok şükür. benim annem aslen revanlı (sözde erivan), babam aslen borçalılı. ermeni ve rus mezalimini en iyi bilen türklerden biriyim. bu yüzden sinir krizi geçirip, bayılmadım. fakat bu tarz bir acıya daha önce tanık olmamış vatandaşlarımız için kaldırması çok ağır bir yük elbette.
Ermeniler ve bir numaralı destekçilerinin (malumunuz) anlamadıkları bir şey var. Gagauz yeri'nde bir türk'ün eline diken batsa yakutistan'daki türk'ün ciğeri yanar. Türk'ü ayağa kaldırmak zordur ama kalkarsa intikamını alır.
sadece hocalı ve karabağ değil, revan, borçalı, ahıska, kırım, batı trakya, türkmeneli, halep, lazkiye, batum, güney azerbaycan, doğu türkistan ve bütün topraklarımızı geri alacağız, bundan kimsenin şüphesi olmasın!