sorumluluk almıyor oluşunun altında yatan sebeplerin biri de kendisini bulunduğu koltuğa ait hissetmiyor oluşu olabilir. yani mhk başkanı olarak, türkiye'deki hakemlerin gelişiminin futbolun gelişimine de katkı sağlayacağı anlayışı onun için çok önemli değildir. muhtemelen kendisi tüm bu problemlerden uzak olarak siyasi bir atamayla sahip olduğu başkanlık koltuğunun her ay ona getireceği maaşa bakmaktadır.
2009'da ve 30 mart 2014'te akp'den alanya belediye başkanlığına aday olan kuddusi bey'in 11 temmuz 2015'te merkez hakem kurulu'na atanıyor oluşu türkiye'nin bulunduğu mevcut siyasi iklimde ve siyasetin her alana el atmış olması sebebi ile kesinlikle masum bir atama değildir.
bağlantılı olarak tff'ye göz atarsak da yıldırım demirören'in siyaseten o koltuğa sahip olduğunu anlayabiliriz. milliyet gazetesi'nin sahibi demirörenler'in bdp-öcalan görüşmesini milliyet gazetesi'nde açıklamasının ardından tayyip erdoğan-erdoğan demirören arasında geçen telefon görüşmesini herkes anımsayacaktır. dönemin başbakanı recep tayyip erdoğan yapılan bu haberin ''imralı zabıtları'' manşetiyle haberleştirilmesinden rahatsızlığını dile getirmiş, yıldırım demirören'in babası erdoğan demirören'e ''çözüm sürecini baltalıyorsunuz'' tepkisinde bulunmuştu. telefon görüşmesinin son bölümünde erdoğan demirören'in ağladığını neredeyse rte'nin kulu haline geldiğini ise sezmek çok zor olmamıştı.
tüm bu siyasi atamaların olduğu bir ortamda futbol kulüplerinin bir kısmının adaletsizliklerden dem vurması ve ''sistem değişikliği'' konusu tüm bu koltuklarda dürüst, namuslu vatandaşların baskı altında kalmadan oturabiliyor olması ile mümkündür.
