tabii ki hukuk diye bilgelikle yanıt vermeden önce üzerinde konuştuğumuz meseleyi biraz daha irdelemeli iki noktada özellikle durmalıyız :
birinci nokta ; partilerin kapatılmasındansa , eğer ortada hukuk dışı bir durum varsa bunun bireysel anlamda sorumlulularının cezalandırılmasının demokrasiyle daha örtüşen bir uygulama olacağıdır. yani savunduğum şey sahip olduğu büyük oy oranından dolayı bir partinin kapatılmaması değil, aldığı oy oranına bakmaksızın partilerin varlıklarının garanti altına alınmasıdır. ama ülkemizde partiler cumhuriyetin ilk yıllarından beri kapatılıyor ve bu hukuk kuralları halk iradesinin üstündedir söylemiyle meşrulaştırıyor.
partiler kazandıkları oy ne olursa olsun anaysaya uygun hareket etmek zorundadırlar ve demokratik sistemlerde halk iradesini yansıtan iktidarı denetleyen mekanizma anayasa mahkemesidir. burda dikkat etmemiz gereken ikinci nokta ise şu : iktidarın bu anayasal çerçeve dışına çıktığının ne derece sağlıklı bir iddia olduğu. iddianameye bakınca somut ithamlardan ziyade yine bütünden koparılarak slogan haline getirilmiş o yıllar önce söylenen cümleleri,partinin anayasaya aykırı eylemlerinden ziyade yine suçlama makamının geleceğe dair kehanetlerini görüyoruz.
şimdiye kadar olanlar bile demokrasi makyajı yapmış türkiyenin gerçek yüzünü dış dünyaya göstermeye yetti, eğer bir de 367 kararında olduğu gibi anayasa mahkemesi üyeleri sezerin atadıkları ve özalın atadıkları diye iki takıma ayrılır ve ideoloji maçı yaparsa ve sonuç vahim karar olursa daha nasıl siyasallığı bu kadar afişe olmuş bir hukukun üstünlüğünden bahsedeceksiniz?