akp'nin kapatılması hakkında “En iyi ve sağlam yol halkı kapatmak, uzaydan halk getirmektir!” demiş anayasa profesörüdür. ayrıca televizyonlarda "böyle oy oranına sahip bir parti kapatılamaz" diyen kişidir.
Prof. Dr. Özbudun, Anayasa Mahkemesi'nin Refah Partisi'nin kapatılmasıyla ilgili kararını
AiHM nezdinde türkiye cumhuriyeti adına savunan kişidir. savunmasında laikliği şöyle vurgulamıştır:
"Türk hükümeti adına davayı bu seçkin mahkemenin huzuruna getirmekten şeref duyuyorum. iddialara karşı Türk hükümetinin görüşleri daha önce inceden inceye açıklanmıştı... Bugünkü değerlendirmelerimiz ise şöyle olacaktır...
Anayasa'nın 68. maddesine göre 'Siyasi partilerin tüzük ve programları devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, milli egemenliğe, demokratik laik cumhuriyetin ilkelerine aykırı olamaz.' Burada 'laik' kelimesinin altını çizdiğimi belirtmek isterim."
....
Laiklik Türk inkılabının özüdür... Laiklik modern bir devletin alamet-i farikası değil, aynı zamanda demokratik bir siyasi düzenin olmazsa olmaz şartıdır..."
Özbudun Hoca, bu konuşmasında, RP'nin kapatılmasını savunurken, RP soruşturmasında şeriatın ve islam hukukunun ihyası ve laik devlet düzeninin yıkılmasıyla ilgili belirgin bağlantı olduğunu da vurguluyor.
Prof. Dr. Özbudun, RP'nin "tehdit" oluşturduğunu da şöyle anlatıyor:
"...Refah Partisi'nin, 1995 seçimlerinde yüzde 21'den fazla oy alarak geldiği nokta, ülkenin demokratik ve laik düzenine karşı büyük bir tehdit anlamına gelmektedir. Şayet köktendinci islami parti yüzde 2-3'lük bir oy oranı olan marjinal bir parti olmuş olsaydı, belki hoş görülebilirdi. Fakat temsil ettikleri tehlike ve sahip olduğu güç dolayısıyla Anayasa Mahkemesi tarafından uygulanan yaptırım, demokratik bir toplumda gereklidir."
Özbudun, RP'nin kapatılmasını savunurken, islamla ilgili yaklaşımını da şöyle aktarıyor:
"Hıristiyanlık, açıkçası, her ne kadar ilahiyatçı olmasam da, "Benim krallığım bu dünyada değildir", "Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya, Sezar'ın hakkı Sezar'a' diyen isa'nın öğretilerine dayanır.
Buna karşılık islam sadece dini ve ahlaki meseleleri düzenlemekle kalmaz; aynı zamanda hukuki ve bir ölçüde devletin siyasi düzenini tanzim eder. Çünkü, islam sadece bir din olarak değil, aynı zamanda bir devlet sistemi olarak tezahür etmiştir... Bu iki yön herhangi bir şekilde ayrıştırılamaz niteliktedir. Dolayısıyla devletin laik karakterini korumak konusundaki hassasiyetimiz anlayışla karşılanmalı ve demokratik düzenin bir şartı olarak takdir edilmelidir."
yazının başındaki açıklamaları yapan da; türkiye'yi aihm'ye karşı savunan da aynı kişi. yasalar o zamandan bu zamana değişmedi. laikliğin anayasadaki tanımı ve konumu da değişmedi. o zaman bu fikirleri savunan kişinin şimdi tam tersini savunması hakikaten çok garip. değişerek gelişti galiba kendisi.