1937 yılında, mustafa kemal atatürk, bir yanına sadabat paktı'nın genelkurmay başkanlarını toplar, diğer yanına balkan paktı'nın genelkurmay başkanlarını toplar, karşısına fransız sefirini alır ve takır takır söyler:
''... ben muhterem milletinizin ve şerefli ordunuzun, kıymetli ve kudretli vasıflarını, takdirle, sitâyişle bilirim; ona bu şuurla, dostluk elimi uzatmak istiyorum. o da benim dostluğumun, değeri olduğunu bilmelidir, buna aynı ehemmiyetle mukabele etmelidir. bakınız, benim kendi dostluğumun yanında, bütün şu etrafımda gördüğünüz şanlı ve mümtaz şahsiyetlerin temsil ettikleri şerefli kuvvetlerin, balkan paktı ve sadabat paktı kuvvetlerinin, kıymetli, kudretli ve muazzam dostluğu var, bunun önemini devletinizin anlamamasını ve benim talebimi reddetmesi ihtimalini tasavvur edemiyorum...''
bu sözlerin sebebi nedir?
bu sözlerin sebebi, türkiye ile suriye arasındaki sınır sorununa fransızların burunlarını sokmalarıdır. çünkü suriye, fransa'nın sömürgesidir. fakat mustafa kemal paşa suriye'nin de bağımsızlığından yanadır.
atatürk bununla yetinmez, bir kez de zamanın suriye dış işleri bakanı cemil mardam'ı karşısına alır ve söyler:
"hatay meselesi şahsım için yeni bir mesele değildir. mösyö franklen buyyon* ile çok uzun görüştükten sonra ben bir takım şeriati mahsusa ile hatay'ı bıraktım. bırakmayabilirdim, fakat bıraktım. iki şey için bıraktım. bunu açıkça söyleyeyim; bir kere suriye, mevcudiyetini az çok kuvvetli bir hale getirmesi için bekledim. ikincisi bir gün türkiye ve suriye birbirini anlayacaklardır, bu makûs hareketler bir gün zail olacaktır, biz suriyelilerle kolaylıkla anlaşırız diye bıraktım. fakat, garptan bir millet gelecek, bunu tayin edecek, bu benim hoşuma gitmiyor. çok kıymetli dostlarımız fransızlara açıkça söylediğim gibi siz de açıkça söyleyebilirsiniz; bu işte onları hakem tayin etmeyeceğim. bizi karşıya karşıya bıraksınlar, biz anlaşırız."
ayrıca paşa, meseleyi öyle bir yere getirir ki, (suriye'ye, bağımsızlıklarını kazandırmak için) "sizin gücünüz yok, bizim gücümüz var, gerekirse bunu kullanırız." diyor.
"hepimiz müslümanız, yemin ederim ki, namusum üzerine söylerim ki; bırakmam. çok temenni ederim ki fransız hükümeti aklını başına toplasın. namusum üzerine söylüyorum; bırakmam. kendileri bilirler."
bütün bunların dışında paşa, eğer bu sorun çözülmezse ne yapacağını katib i umumisine* söylemiştir:
"olmazsa, cumhurbaşkanlığından istifa ederim, arkadaşlarımla beraber gizlice sınırı geçer, hatay'da gerillaya başlarım."
ve bununla yetinmemiş:
"fransızlar suriye'ye verdikleri sözü tutmadılar, onu bağımsız yapmıyorlar. biz orayı bağımsız da yaparız. sonra onlarla anlaşırız." demiştir.
yüce meclisi, saygı ve sevgilerimle selamlıyorum...