zamanın yıpratıcılığına umutsuzca karşı koymaya çalışmaktır. bir çırpınıştır, can çekişircesine...
her sabah gün ışığıyla birlikte içime dolan bir korku:
"gerçekten silindim mi artık onun hatıralarından ?"
sonra çiğerlerim patlarcasına bir çığlık; kimsenin duymadığı, sessiz bir çığlık:
"ben hala burdayım ! hala hayattayım ! çok yara aldım ama hala savaşıyorum !"
ama sesim kayboldu yine zamanın koridorlarında. ne yapsam, ne etsem de duyurabilesem kendimi tekrardan ona ? koşup gitsem mi yanına ? yoksa bir telefon mu etsem ? ondan gelen bir "merhaba" bile ısıtmaya yeter içimi. yeter soğuyan ümitlerimin buzlarını eritmeye, bir süreliğine de olsa. peki sonra ?
unutulmamaya çalışmak zamanla savaşmaktır. ne yazık ki zaman hep kazanır. ama bu çaresizliktir insanı don kişot yapan; kaybedeceğini bile bile savaşa sokan...