aylık kişi başına 3 bin euro ortalama gelire sahip insanların yaşadığı şehir. ayakkabı bakayım dedim, spor ayakkabı. hani bizim burada çakma zenginlerin tornadan çıkmış gibi dadandığı nike airler var. en ucuz ayakkabı idi gördüklerimin arasında. 125 euro.bizim buradaki fiyata denk geliyor zaten. anneme bir ayakkabı alayım dedim, gözüme kestirdim birisini gittim baktım 240 euro imiş. e babama kaşkol alayım dedim pradadan 340 euro. neyse böyle işte. geliştik biz, uçuyoruz kalkınıyoruz.
Stephansplatz bölgesinde, viyana' nın çarşısında yani, dom duomo şeklinde farklı dillerde farklı yazılan hristiyanlığı yaymakla görevli havarilerin her birisi adına büyükşehirlere inşa edilmiş katedrallerden birisi olan o iki kuleli katedralin önünde uzanan meydan ve caddenin çevresinde aberlaa , sacher , demel veya central adında herhangi bir cafe görürseniz kendinizi hiç kasmadan girip pasta yiyin kahve için.
Neden kasmadan diyorum, dışarıdan sanki sizi aşan girmemeniz gereken bir yermiş gibi havaları var. Önlerinde duran arabalardan anlarsınız zaten. Lakin mesele öyle değil. adamlar kıraathanelerinden pansiyonlarına kadar standartı, kalite standartını bir tutmuş. Bizdeki gibi insanlar onlarca statüye ayrılıp kendilerine uygun lanse edilen mekanlara doldurulmuyorlar. Yerlerini tarif edemeyeceğim spesifik olarak, lakin o meydanda ara sokaklara falan girerseniz mutlaka karşınıza çıkacaklar. girin, piyano miyano var içeride, iyiler. 10 euro öder çıkarsınız maksimum.
sonra, levante diye bir türk restoranı var bu civarda, dolce gabbana' nın tam karşısında, furlanın oralarda. yiyecek sıkıntısı çekiyorsanız, kendi damak tadımıza hasret kaldıysanız girin buraya. kaliteli, etleri bizim etlerden biraz farklı tabii ama hijyen mijyen pişirim servis anlamında on numara. çalışanları da türk. Birisiyle hemşehri bile çıktım. ikinci gün çıktığımda eleman izinliymiş yalnız, görüşemedik bir daha.