Hayaller insanlığın düzenini bozar. Onu yavaşlatır, yıpratır, yalınlaştrır, yorar. Öyle ki; sizi motive ettiğini sandığınız düşünceler aslında hayal değil, istediklerinizin imgelerle somutlaştırılmış soyut halüsinasyonlardır ki sadece bağımlı ve yahut ruhsal yönden zarar görmüş/görmekte olan kişiler görmez halüsinasyonları...
Hayal; insanların, o soyut halüsinasyonlardan ince bir çizgiyle ayrılan, istediğinizi sandığınız suje ve objelerle ilgili olma olasılığı olmayan faraziyelerdir.
Yorarlar... Olmayacak bir işin peşine sürüklenirsiniz.
Yıpratırlar... Yeri gelir bağımlı,yeri gelir sürüngen olursunuz.
Yavaşlatırlar... Asıl yapmanız gerekenleri ifa edemezsiniz.
Yalınlaştırırlar... Sadece ama sadece o fantezinin peşinden koşarsınız.
Başka bir şeyle ilgilenmek istemezsiniz. Bunlar sizi günlük hayatın dışına iter, doğasına uygun olarak özgür doğmuş insanları köleleştirir. Yaşamla olan bağınız hayal ettikçe biraz daha körelir,en sonunda yaşamla ilişkinizi koparırsınız. Hayaller, egonuzun size bir oyunu, bir sömürüsüdür. Bu nedenle hayal etmeyiniz. "Hayallerime ulaştım!" derler ya, işte o söz isteklerinizin gerçekleşmesi durumudur. Hayallerinizin değil.istenilen düşünce ile faraziyelerinizin arasındaki ince çizgiyi klişe ama basit bir örnekle açıklarsak; üniversite sınavına hazırlanan bir bireyin üniversite isteğiyle- bakın adı üstünde- ilgili düşünceleri onu motive edebilir lakin hayaller bunu yapamaz. Oysa idealler farklıdır. Bunlar o konuda kişiye çalışma azmi sağlarken, hayaller vakit kaybettirir. Azmin elinden kurtulamayan bir iç geçiriş, hayallerinizin arasından kayar.
Tekrar vurgulamayı gerekli görüyorum; insan hayal edip kazandığını sanar aslında düşüncelerin somutlaştırılıp, ortaya bir "şeyler" koyulmasıyla olur, boş fantezilerle değil. Hayaller boynunuzu bükmesin... Hayallerle yaşanmaz... Tabi ki hayatta bir ceviz kabuğu kadar yer kaplamak istemiyorsanız.