uzay

entry135 galeri video2
    89.
  1. elinize bir avuç kum alıp fırlatığınızı düşüğünün. ilk kum tanesi elden çıktıktan sonra, sallıyorum alacağı her milimetre/1 milyon gibi bir mesafeyi 100 yıl kadar bir zamanda adımlayacak şekilde bunu yavaşlatıyoruz. yani mikroskobik bir mesafeyi bile bir insan ömründe görmek mümkün olmuyor.

    100 kadar yıldır biz bu hareketi ölçmeye çalışıyoruz. onu da yeterince uzaktan değil, bizzat kum tanesinin üzerinde algılamaya çalışıyoruz. yani, belki yanımızda bize yakın hızla ilerleyen bir şeylerin hareket ettiğinden bile haberdar değiliz. yeterince veri elde ettikten sonra belki her şeyi hesaplamak mümkün olacak. fırlattığımızı düşündüğümüz kum taneleri ilk adımlarını doğrusal bir yörüngede atarken zamanla biraz daha büyük kütleli taşa doğru meyil alarak 1 milyonla 100 milyonuncu adımı arasında spriale benzer bir yol çizdiğini öngörebileceğiz. sonraki adımlarında da taşın çekimine katılıp hızını birazcıcıcıck daha artırarak tek bir kütle oluşturduklarını falan. uzaydaki hareketliliğin neye benzediğini anlayabileceğiz. yeterince yaşayabilirsek.

    dünya'nın bizim gözümüz ve görme kabiliyetimiz için bir kum tanesi boyutunda olduğunu düşünelim. buna bir-iki metreden bakalım. başta salladığım ölçekte hareket etsin. bunun hareketini ancak bu ölçekten algılayabiliriz görsel olarak. yani koskoca uzaydan çok çok daha büyük gözlere sahip olup daha hatırı sayılır bir uzaklıktan bu uzaya bakmalıyız ki neye benzediğini anlayabilelim.

    belki de akıl almayacak kadar büyük şeylerin savurduğu kum taneleriyiz. bakterilere baktığımız gibi bizim dünyamıza bakan, içinde hayat var mı yok mu, sistem nasıl çalışıyor farkında bile olmayan büyük büyük şeyler var. belki de bakterilerin de böyle baktığı minnacık kütleler var. belki de onlar da üzerine yerleştikleri organlarımızın akıl almaz sınırsızlığını keşfetmeye çalışıyorlar. virüsler mesela. bu konuda bizden çok daha ileriler. ölümsüzlüğün sırrını bulmuş durumdalar. sürekli yenileniyorlar. düşmanları çok güçlü fakat onlar her seferinde kendilerini değiştirip tekrar yaşamaya devam ediyorlar. insanlara mesaj yolladıklarından eminim. akciğerimizde falan çınlayan bir sinyal var ama duyamıyoruz. bizden daha ileri bir medeniyetleri var. uzaylarında yolculuk yapıp yakıtları ve yiyecekleri bittiğinde çadırlarını kurup sonsuza kadar bekleyebiliyorlar.

    bizim uzaydaki hareketi çözmememiz bize ne getirecek bilemiyorum. belki canlılığımızın devamı için başka bir gezegene transfer olmamız falan gerekebilir. bize benzer canlılar falan bulsak çok heyecanlı olur falan ama biz uzaydaki hareketliliğin sebebiyle, o şey her neyse muhattap dahi olamayacak ölçekte şeyleriz.

    belki de vücudumuzdaki minik canlılar hücre duvarlarına taşlarla "heey biz burdayız" yazmışlardır kendi dillerinde. biz de mikroskopla bakıyoruz tam da o duvara ama okuma yazmamız yok anlayamıyoruz. belki de bizim alyuvarlarımıza tapıyorlardır.

    hayat ne garip amk ya.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük