o kadar kötü olsaydı bu kadar yavaş öldürmezdi denilesi.. mutlu olduğumuz gün sayısı, mutsuz olduğumuz gün sayısının yanında belki bir hiç. dünyada her şeyin bir eşi olduğunu düşünün demiyorum tabiki ama kontrastlar bir araya geldiklerinde bir anlam ya da anlamsızlık ortaya çıkar. mutsuzluk çok şey. mutlu olsaydım saat 11 de yatardım, ne yazı yazar ne sigara içer ne de ıssızlığımı anlatırdım. hiç mutlu olmak gibi bir derdim olmadı, doğum günlerinden iğrenirim, yazlar bana eziyet, güneş hep düşmanım olarak doğar, babamın elleri gelir aklıma geceleri içim burkulur, günden güne çürüdüğümüzü düşünmeden edemem, hayallerim var kırılmaktan kırılmaya sesini duyduğum, beni benim sevdiğim kadar sevemeyeceklerini bildiğimden kaybolmayan kırgınlıklarım, yokluk, özlem, fakirlik, hiçlik, reddedilmişlik, saygısızlık... her şey üzerinde yaşadığımız mutsuzluğun alt kümesi gibi. 7 den 77 ye mutsuzluk akar paçalarımızdan, çocuklar için sadece barış manço nun şarkı yaptığı gerçeğiyle de karşılaşmıştım.