Bazı hayvanlar sanki karşı cinsmiş gibi davranırlar, hatta bazıları cinsiyet değiştirirler ve buna rağmen yavrulayabilirler.
Eğilip bükülebilen ve şekli kolayca değiştirilebilen malzemeler plastik olarak tanımlanır. Bu malzemelerin çoğu fosil yakıttan üretilen polimerlerden yapılmıştır. Davranışlar da eğilip bükülebilir ve şekil değiştirebilir. Bu anlamda davranışlar da plastik olarak düşünülebilir.
Kanada’nın Alberta şehrindeki Lethbridge Üniversitesinden Paul Vasey, karşılaştırmalı psikolog olarak hayvan davranışları üzerinde çalışmaktadır. Çalışmaları sırasında, bazı hayvanların biyolojik cinsiyetlerinin sabit veya değişmez olmadığı, bazı hayvan davranışlarının pekala plastik olabileceği Vasey’in dikkatini çekmiştir. Vasey, türlerin davranışlarını karşılaştırırken bazı farklılıkları akılda tutmanın önemli olduğunu söylemektedir:
“Kimlik sahibi olmak için benlik kavramına sahip olmalısınız.”
Gerçekten insanlarda kimlik ve cinsiyet birbirine sımsıkı bağlıdır, ikisini birbirinden ayrı düşünmek neredeyse imkansızdır. Ancak, büyük insansı maymunlar hariç (o da belki), hayvanlarda “benlik” kavramına çok rastlanmaz. Yani hayvanların, erkek veya dişi olarak davrandıklarına dair bir algıları yoktur. Ait oldukları cinsiyete özgü -bazen de aykırı- davranışlar sergilerler sadece. Ne var ki hayvanlar krallığı içerisinde birçok ara cinsellik (her iki cinse özgü özelliklerin bir arada bulunması durumu) örneği vardır. Her iki cinsiyete ait izler, hem davranışlarda hem de fiziksel özelliklerde gözlenebilir.
Örneğin 1999’da yayınlanan Biological Exuberance (Biyolojik Taşkınlık) adlı kitapta, mercan kayalıklarında yaşayan 50’den fazla balık türünün cinsiyet organlarını (yumurta üreten yumurtalıklarla sperm üreten testisleri) değiştirebildiği belirtilmiştir. Buna transseksüellik adı verilir. Lapinagiller, hanigiller, iskaroz, melek balığı ve daha niceleri böyledir. Tamamıyla fonksiyonel yumurtalıklara sahip dişi balık, köklü bir değişiklik geçirerek tamamıyla fonksiyonel erkek üreme anatomisine sahip olur. Hatta cinsiyet değiştirdikten sonra, her iki cinsiyet de üreyebilir.
Ötleğengiller ve devekuşları gibi birkaç kuş çeşidi de erkek ve dişi özelliklerini bir arada barındırabilir. Bir cinsiyete özgü renk, tüy, ötme gibi özellikler karşı cinsin bazı üyelerinde de gözlenebilir.
Araştırmacılar bozayı, kara ayı ve kutup ayılarında da ara cinselliğe rastlamışlardır. Belli ayı topluluklarında, dişi ayıların küçük bir kısmının erkek ayılarınkine benzer cinsel organları olduğu görülmüştür. Bu yetişkin dişi ayıların bazıları, erkek ayı gibi görünmesine rağmen, yavru doğururlar. Ara cinsellik babun, geyik, bufalo ve kangurularda da gözlenmiştir. Bunun nedeni tam olarak bilinmese de böcek ilaçları gibi suyu kirleten malzemelerin anormal durumlara yol açtığı kesin olarak bilinmektedir. Örneğin biyologlar, belli böcek ilaçlarına maruz kalan erkek timsah ve balıkların bazılarının testislerinde yumurta bulmuşlardır.
Bazı deneylerde böcek ilacına maruz kalma, genetik olarak erkek olan kurbağaları dişi gibi görünen kurbağalara çevirmiştir. Bu Erkek Anneler, hep erkek oldukları halde ve yavrularının her iki ebeveyni de erkek olduğu halde, sağlıklı yavrular doğurabilmişlerdir. Bazı durumlarda da ara cinsellik tamamen doğal ortamlarda ortaya çıkmıştır.
Ancak belki de cinsiyetteki bu plastikliğe en iyi örneklerden biri Avrupa’daki kurbağalar üzerinde yapılan yeni bir çalışmada verilmiştir. Rana temporaria adındaki bu tür, ispanya’daki ormanlık alanlardan Norveç’teki ormanlara kadar uzanan bölgede görülür. Bu kurbağaların kuzeydeki “ırk”ında, iribaşlar aşağı yukarı eşit sayıda erkek ve dişi kurbağaya dönüşürken güney bölgesindeki diğer bir ırk sadece dişi kurbağaya dönüşür. Güneydeki kurbağaların yumurta üreten organları, yani yumurtalıkları tastamam yerindedir. Ancak bu kurbağaların hepsi dişi olarak kalmazlar. Yaklaşık yarısı zamanla yumurtalıklarını kaybedip testis geliştirirler. Artık onlar erkektirler ve hala üreme yeteneğine sahiptirler.