parti kapamayı cinayetle eş değer tutanların, bu eş değer tutma durumu ile "parti kapamak çözümdür" önermesine sahip olanların gerçek yanılgı sahibi olduklarını gördüğümüz yanılgı.* . buradan da hukuku hiç bilmeden, bitarafımızdan, parti kapama ile cinayeti karışlaştırabilirsek, kendi kafamızdakini hukuk diye yutturabileceğimiz sonucu çıkıyor.
hukuta işlenmemiş bir suçun cezası olmaz sayın hukukçu arkadaşlarım. Yani, karşımdakinin yapacaklarını önceden bilerek bunlara
karşı tedbir alma mantığı senin yaptığın.
bunu biraz daha açarak söyleyeyim: bir açıdan baktığımızda hukukun da tamamen buna dayandığını söyleyebiliriz. Ceza Kanunu'nda cinayetin tanımı ve cezaları yazılmışsa, birisinin cinayet işleyebileceğini varsaymışız ve tedbirini de almışız demektir. Ama bu genel bir keyfiyettir. 'Cinayet işleyebilecek herhangi biri' içindir; Ahmet için, Mehmet için, özgül biri için değildir. 'Tahminime göre mehmet cinayet işleyecek, iyisi mi şimdiden bir
yere tıkın da işleyemesin' diyemezsiniz. yine söylüyorum, Çünkü hukukta, işlenmemiş bir fiilin müiyyidesi olamaz. Olmasını düşünmek absürd bir şeydir, oldurmaya çalışmak da hukukun sonu demektir.
gelgelelim bu tip mantıkta olanların cephaneliklerinin en etkili silahlarından biri 'takiye' ye. biz bu mücadelede, 'mücadele' durumunun gereğine uyarak, durmadan karşımızdaki 'takiyeci'nin bundan sonra ne yapacağını hesaplıyor ve hukuku da onu durdurmak üzere kullanmak istiyor, çok zaman da fiilen kullanıyoruz.
"Şimdi üniversiteye başını örterek girmek serbest olsun derler, yarın liseye gitmenin önünü açarlar, öbür gün herkesi örtmeye kalkarlar..."
