islam aleminin bilimde geri kalması

entry20 galeri
    17.
  1. sebepleri araştırılırken, "batıda bilim nasıl yükseldi?" sorusunun da araştırılmasını gerektiren mevzudur. elimden geldiğince özet anlatayım:

    batı biliminin kökeni islam dünyasının alimlerinin yaptığı çalışmalara dayanır. bilgi akışı sürekli bir çatışma bölgesi olan haçlı işgalindeki bölgelerden çok, arada uzun barışların da yaşandığı endülüs bölgesinden olmuştur. peki batıda gittikçe artan din dışı bilimlere ilginin siyasi arka planı neydi?

    tarihin garip bir tecellisidir ki söz konusu ilgiyi doğuran ana sebep, batıda ruhban sınıfının var olması, fakat protestanlık ortaya çıkana kadar, ruhban sınıfının hükümdarların kontrolü altına girmeyi kabul etmemesiydi. bilimin doğu avrupa'da yaygınlaşmasının gecikmesinin ana sebebi ise ortodoks hıristiyanlığın ruhbanlarının daha en başından beri hükümdarların hakimiyetini kabul etmiş olmasıdır. aynen islam aleminin "ruhbanlarının" haçlı seferleri ve moğol istilası sırasında ve sonrasında yaptığı gibi.

    endülüs'teki ruhbanların bazıları daha çok erken tarihlerde islam bilginlerinin çalışmalarına ilgi gösterdiler. zira muzaffer olan bu medeniyetin gücünün kaynağını öğrenmek istiyorlardı. aralarından sonradan papa olanlar bile çıktı. dominiken tarikatına bağlı rahipler daha çok felsefeyle, fransisken tarikatına bağlı rahipler daha çok doğa bilimleriyle ilgilendiler. felsefecilerin dertleri, aynen islam dünyasında geçmişte yaşandığı gibi, yunan felsefesi ile hıristiyanlığı bağdaştırmaktı. çizgi dışına çıkan rahiplerin türemesi de fazla zaman almadı tabi. onları laik bilim adamları takip edecekti...

    hükümdarlar, kiliseyle bitmek bilmeyen çatışmaları bağlamında (ki temelinde kilisenin sahip olduğu siyasi güce olan tepkilerinin dışında, kilisenin devasa mal varlığına el koyma arzuları da vardı), söz konusu çizgi dışı rahiplerin ve laik bilim adamlarının değerini yavaş yavaş anlamaya başladılar. evet, kilisenin baskısı sebebiyle hakkından gelmek zorunda kaldıkları çok alim oldu ama olanak bulduklarında korudukları çok sayıda alim de oldu. batı coğrafyası küçüklü büyüklü yüzlerce devlet ve devletçiğe bölünmüş olduğu için sıkışan rahipler ve bilim adamları sığınacakları kapı bulmakta islam alemindeki meslektaşları kadar zorlanmıyorlardı. hükümdarları alimlere destek vermeye iten sebeplerden biri de kendi aralarındaki büyük rekabetti. islam alemindeki büyük imparatorlukların yöneticileri rekabetten onlar kadar etkilenmiyorlardı. akdeniz üzerinden yapılan ve sonra okyanus rotalarının da güçlendirdiği doğu ticaretinin gelirleriyle palazlanan tacir sınıfı da bilim adamlarının destekçileri arasına girdi. zira ticaretleri için teknolojiye, teknoloji için bilim adamlarına ihtiyaçları vardı. batıdaki tacir sınıfı, doğudaki tacirler kadar devletin kontrolü altında değildi. zira feodal sistem bir ayrıcalıklar, tanınmış haklar sistemiydi ki o ayrıcalıklardan aristokratlardan sonra en çok şehirliler yararlanıyordu. batının küçük devletleri doğudaki imparatorluklar kadar güçlü olmadığı için hükümdarların feodal haklara el atmaları kolay olmuyordu. feodal haklara el attığı için tahtından ve hatta canından olan çok hükümdar oldu.

    batıdaki bilim adamlarının bir avantajı da ellerinin altında matbaa gibi bir nimetin bulunmasıydı. zaman içinde çalışmaları için lazım gelen mali kaynakları yazdıkları eserlerin gelirlerinden de karşılayabilir hale geldiler.

    özetle, batıda coğrafyasının şartlarında ötürü dağınık ve rekabetçi bir yapı olduğu için insanları kontrol altına almanın doğudaki kadar kolay olmadığını söyleyebiliriz. baştaki soruyu yanıtlamak için protestanlık meselesini de ele almak gerekir ki entrynin daha da uzamaması için mevzuyu ayrı bir entryde değerlendireceğim.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük