yıl : 2002
yer : ortaköy ve devamında beşiktaş
ortaköy sahilinde arkdaşlarla oturulup gitar eşliğinde bira keyfi yapılmaktadır. muhabbet, bira bilmem ne derken saat 22:00 gibi kadıköyde olması gereken meçhul kişilik saatin nasıl geçtiğini anlayamamış ve kolunu kaldırıp saate bakma zahmetinde de bulunmamıştır. taki vapurun kalkmasına 10 dk kalana dek... o vapura ne pahasına olursa olsun binmek gereklidir ( sanki başka ulaşım yok a.q. bin efendi gibi otobüse 15 dk geç kal dimiii ee alkol işte hırs yaptı binecek o 'meçhul' kişilik illaki son vapura) trafik anasının gözü gibidir, taksiyle yetişmek mümkün görünmemektedir ve başlar 10 kişilik ardakaş grubu beşiktaş iskelesine doğru çılgınlar gibi koşmaya, koşarlar, koşarlar, koşarlar...
en nihayetinde iskele görünür. oda ne vapur iskeleden ayrılmak üzere telaş, hırs, azim, kararlık hepsi toplanır birden o 'meçhul' kişinin bünyesinde o vapura binilecektir, başlar son 100 metrede sprint e meçhul kişilik, engeller tek tek aşılır, artık vapurla meçhul kişilik arasında sadece deniz vardır, bir uzun atlamacı edasıyla son hamle yapılır ve...evet zafer meçhul kişiliğindir, vapura binilmiştir. kararlık ve azim yine tüm engelleri aşmıştır, vatana millete hayırlı olsundur...
vapurda tüm bakışlar meçhul kişiliğin üzerine yönelmiştir, meçhul kişilik zafer kazanmış bir komutan edasıyla doğrulup başardim!!! diye haykıracakken bir terslik olduğunu anlar... kalabalığın içinden yaşlıca bir kadın çıkar ve can alıcı soruyu sorar
-yaşlıca kadın:oğlum iyimisin neden kendini bu kadar paraladın hayırdır?
-meçhul kişilik:teyzecim son vapur binmem lazımdı geç kalıcaktık v.s. v.s. v.s.
-yaşlıca kadın:iyide oğlum vapur iskeleye yanaşıyor kalkmıyorki!
meçhul kişilik kararsızdır; acaba yer yarılıp içinemi girse daha iyidir, yoksa kendisi yarılıp yer içine girsemi daha iyidir diye derin düşüncelere dalıp gitmiştir.
( efem doğrudur, yazı başka bir sözlükten alıntıdır. ancak adı geçen sözlükte yazıyı yazan kişinin aynı kişi olması [ben oluyorum o] bilmem hafifletici bir neden olurmu?)