celal güzelsesin derlediği, insanın ağırlıklı olarak değişen fenotipini,fizyolojisini ve yanında da değişen ruh halini-psikolojisini adım adım ve özet şeklinde anlattığı 'yaş destanı' adlı büyük bir sanat eseri olan uzun havasını aklıma getirmiştir. sanat toplumun aynası ve iyi anlamak lazım.
Bir güzel ki on yaşına girince
Gonca güldür henüz açılır
Onbirinde gonca diye koklarlar
Onikide elma deyip saklarlar
Onüçünde cevrü cefa çekerler
Ondördünde hamre şeker benzer
Onbeşinde güzelliğin çağıdır
Onaltıda gören aklın dağıdır
Onyedide göğsü cennet bağıdır
Uzanır kameti selviye benzer
Onsekizde hem artırır zarını
Ondokuzda terkeylemiş arını
Yirmisinde gözetir şikarını
Zincirinden kopmuş aslana benzer
Yirmibeşte bıyıkları burulur
Otuzunda akan sular durulur
Otuzbeşte hep günahlar sorulur
Yalana karışmış irfana benzer
Kırk yaşında gazel dökülür bağlar
Kırkbeşinde günahlarına ağlar
Ellisinde insanlara bel bağlar
Dağbaşına çökmüş dumana benzer
Ellibeşte sızı iner dizine
Altmışında duman çöker gözüne
Altmışbeşte hiç bakılmaz yüzüne
Ahireti görmüş Sübhan'a benzer
Altmışbeşten sonra beller bükülür
Bütün damarlardan kanlar çekilir
Gel gel diye toprak çağırır
Geldi geçti şimdi yalana benzer
Beni ağlatma ki sen de gülesin
Leyli leylim ha leylim
Hem muradan hem maksudan eresin
Yavru yavru yavru ha yavrum
böyle uzun havaları, tsm eserlerini veya yerel sanatçıların yaşadığı toplumun yaşayışını sıkıntılarını anlattığı ünlü olan veya olmayan eserleri sadece benmi seviyorum acaba diye düşünmüyo değilim bazen.
edit: bide link vereyim gardaşlarıma dinleyinde kulaklarınız miş miş lerden bıkmiştir artık pasını alır belki.