ortak özellik diyerek genelleme yapamam ama, babasını tanıyacak yaşa gelmeden kaybetmiş biri olarak genelleme yapılan özelliklere yaklaşımımı paylaşabilirim.
çok güçlü olmak zorundaydım hep, evet, oldum da, ama dışım kalınlaştıkça içten müthiş bir bitkinlik, yorgunluk hissediyorum. çok yakınlarımın görebileceği bir erime bu içten içe.
ölümden deli gibi korkuyorum. babam 27 yaşındayken vefat etmiş, ben 28 yaşındayım. ne kadar genç öldüğünü, neleri yarım bırakıp gittiğini farkettikçe daha da çok korkuyorum ölümden. öte yandan, babasız büyüyen bir kızın bu boşluğu doldurduğu diğer aile bireylerinin ölümünü düşünmek de müthiş ürkütücü.
her heyecanım, her üzüntüm, her sevincim yarım kaldı. bitirilen okullar, alınan diplomalar, mesleğe adım, doğum günleri... bundan sonraki her şey de yarım kalmaya devam edecek.
tek başıma karar vermek zorunda olduğum bir hayatım oldu hep. daha özgür oldum, daha özgüvenli ama çok yorgun. baş etmem gereken ya da artık taşıyamadığım bir sürü şeyde arayıp danışabileceğim, yükümü hafifletebileceğim bir babam olsaydı diye çok aradım yalan yok.
sığınma duygum çok fazla, birine bi yere ait olma, sahiplenilme hissi. bunun da babasız büyümekle ilgisi olduğundan şüphem yok.
son olarak; hala bana bir masal anlat baba yı her duyduğumda gözlerim dolar, istisnasız. hiç tanımadığım bir adamı ömür boyu özlemeye devam edeceğimi biliyorum.