aslında diğer tüm sorunlar gibi alevi sorunu yoktur bir vatandaşlık sorunu vardır demek en doğrusudur;
aleviler bin yılı aşkındır varlar ve ağırlıkta anadolu topraklarında yaşıyorlar; ayrı bir din midir, bir kültür müdür, bir inanç biçimi midir, bir mezhep midir, bunu bırakalım gerçekten uzman olanlar tartışsın; ama bunlar türkiye cumhuriyeti'nin diğerleri kadar saygın olması gereken yurttaşlarıdır; ancak osmanlıya kadar uzanmaya da gerek yok, belirtelim ki, tüm cumhuriyet tarihimiz aleviler için trajik anılarla doludur;
kimler geldi kimler geçti... kimse bu durumu düzeltmedi; ister ab sürecinin zorlaması diyelim, ister ılımlı din anlayışının gereği diyelim, ister pragmatik politikacı davranışı sayalım, mevcut hükümet reha çamuroğlu'nun da etkisiyle bu sorunu çözmek için kimi adımlar atmaya çalıştı, çalışıyor;
alevi iftarı sonrasında hemen kızılca kıyamet koparıldı;
bu hükümete karşı olanların kimisi yanlış karşıtlığını sürdürdü; ki bu yanlış karşıtlık, onların getirdiği her şeye kötü deme alışkanlığı biçiminde sürdü ve tam da bu nedenle, amaç bağcıyı dövmek olunca biliyoruz ki onlar asla iktidar olamayacaklar;
süreç politik derslerle dolu; aslında atılan adım henüz yetersizdi, eksikti, hatta bir yandan alevilerin devlete montajı çabası bile sayılabilirdi ama toplumsal değişimler kafalarımızda kurduğumuz biçimde olmuyor, toplum bizim çizdiğimiz planların dışına taşabiliyor.
ölçümüz şu olmalı: bu atılan adımlar nedeniyle eğer aleviler bir küçük temiz nefes alacaksa, kabulumuzdur. hükümet bir adım atıyorsa ona niye toptan çözmüyorsun diye kızmak çocukluk hastalığıdır; önemli olan makul bir ikinci adım göstermek, bunun için doğru ittifaklar kollamak, atılan yetersiz de olsa ilk adımın ve önereceğimiz ikinci adımın bizi uzak hedeflere yaklaştırmasını sağlamaktır. bu tür yaklaşımlar olgun politik taktiklerdir;
doğru davranış, atılan adımları akılcı bir süzgeçten geçirip, doğruları, yanlışları mutlaka dile getirmek ama sonuçta hem tüm alevilerin hem de toplumun üzüm yemesini sağlamaktır; makbul olan budur, gelecek kuşağa iyi bir miras ancak böylelikle kalabilir; bu yapılanların eksiklerini yeni hükümetler kapatır, yeni dengeler kurulur... yaşam böyle bir şeydir.
20 yıl sonra geriye bakıldığında tarih şunu kaydetmiş olacaktır: 2008 yılı alevilerin toplumca kabulu, haksızlıkların giderilmesi, adil olmayan uygulamalara çözüm aranması anlamında bir dönemeç yılı olmuştur. o dönemde yanlış politik çizgiler yanlış karşı çıkışlarla süreci zora soksa da sonradan akılcı yaklaşımlarla zorluklar aşılmış ve eşit vatandaşların gerçek kardeşliği noktasına ulaşılmıştır. *