bir ülke için genç nüfusa sahip olmak önemli bir avantaj sağlamaktadır, bu yadsınamaz. Nitekim Avrupa yaşlı nüfus artışının getirdiği sosyal güvenlik maliyetleri ve iş gücü bulamama gibi sorunlar yaşamakta. Bu şartlar altında genç nüfusa ihtiyacı olan bir avrupa ülkesi başbakanı bunu dese çok mantıklı olabilir, zaten milli gelirleri ve hayat şartları genel olarak üç çocuğun masraflarını karşılayabilecek nitelikte olmaktadır.
Ama Türkiye'de durum böyle değildir. yeterli maddi imkanı olanlara sözüm yok. Fakat halkın büyük çoğunluğu çocuklarını yetiştirmek, gerekli eğitimi sağlamak konularında büyük sıkıntı çekmektedir. burada eğitim derken de ilk ve orta öğretim ve bir üniversite ya da meslek yüksek okulu eğitiminden bahsediyorum. yoksa böyle demeçler verenlerin kendi çevrelerinde gördükleri Türkiye nüfusunun yüzde 1'inin sahip olabildiği, binicilik ya da piyano ya da bale eğitimlerinden bahsetmiyorum. Maaşların, alım gücünün, eğitim ve yaşama masraflarının belli olduğu bir ülkede üç çocuğa asgari olanakları bile sağlamak mümkün değildir. Göz göre göre yeterli imkanlarla büyüyememiş, yeterli beslenememiş, yeterli eğitimi alamamış bireyler doğurmak, çocukların geleceğini daha doğarken karartmak hiçbir vicdanın aklayamayacağı bir pişmanlığı beraberinde getirebilir.
Atalarımızın dediği gibi; ayağını yorganına göre uzat.