fakat onca saydığım diğer faktörler göz ardı edilerek, tüm sorumluluğun imam gazali'ye yüklenmesi yanlıştır. mesela imam gazali "optik alanında çalışmayın" filan dememiştir, aslında istisnai olayları saymazsak, diğer yobazlar da dememiştir. dindar olsun, ateist olsun fark etmez, anakronizme saplanmak hatasından kurtulmadıkça insanların o günlerin ruhunu anlamaları mümkün değildir. bilimin mutlak galibiyetini ilan ettiği dönemlerde yaşıyoruz. yorumlamaya çalıştığımız dönemlerde, bırakın yobazları, fen bilimleriyle uğraşanlar bile bilimin nelere kadir olabileceğini yeteri kadar anlamış değillerdi. Bilime taş koyan din alimlerinin dertleri bilimle uğraşanlara verilen desteklerin kendilerine verilmesi, din alimlerine arka çıkan yöneticilerin dertleri ise, kendi işlerine karışamamaları kaydıyla, din alimlerinin dini birliği olabildiği kadar sağlamalarına ve halkı hizada tutmalarına yardımcı olmalarıydı.
peki malum gelişmelerde imam gazali'nin önemi nereden gelir? başta "filozofların tutarsızlığı" olmak üzere bir çok eserini okumuş bir kişi olarak, imam gazali'nin çok zeki bir kişi olduğunu ifade etmek isterim öncelikle. diğer ehl'i sünnet alimlerinden kahir ekseriyetinden farkı, eleştirmeye giriştiği yunan felsefesinin ve ondan türetilen ve islam'a uydurulmaya çalışılan felsefenin ne olduğunu öğrenmeye zahmet etmiş olmasıdır. böylece sadece bilindik dini tezleri papağan gibi tekrarlamakla yetinmeyip, eleştirisini eleştirmeye soyunduğu felsefenin tezleri üzerine oturtarak sağlam bir gol attı.
diğer taraftan, eleştirilerinin hepsinde haklı olmadığı gibi, eleştirdiği felsefenin tezlerini ortaya koyarken yeteri kadar dürüst davranmadığını da söylemeliyim. eleştirilerinde felsefi yönden haklı olduğu yönler olduğu gibi, haksız olduğu yönler de vardır. tabi bu noktada haklılığın tespiti bir yorum meselesidir. çalışmasının en üzücü yanlarından biri, felsefecilerin bazı tezlerini saptırması, söylemediklerini söylemiş gibi ortaya koyup, sonra kıyasıya eleştirmesidir. bu metot günümüz yobazlarının da sıkça başvurduğu bir taktiktir.
velhasıl günümüz yobazlarının sahip çıktığı ibn'i sina, farabi gibi alimleri tekfir etmekten çekinmedi. günümüz yobazları söz konusu tekfiri "ilmi tekfir" gibi yeni icat kavramlarla hafifletmeye çalışırlar.
geriye şu soru kalıyor: yobazların dertleri, misal optik gibi alanlardaki çalışmaların önünü kesmek değildi ise neden bu alanlardaki çalışmalar ilerlemeye devam etmedi?
aslında cevabını ilk entrylerimde verdiğim bir sorudur. anlamayanlar için sonraki entrymde bir toparlama yaparım.