elma şekerini yüzüme bulaşmasına aldırmadan yemeyi hatta boyadan kıpkırmızı olan ağzımla dalga geçmeyi , leblebi tozundan boğulmayı , bayram için alınan giysilerimi kaçırmayı , akşamın karanlığında korkamdan oynadığımız saklambaçlarda kazan çömlek patlatmayı , tırnaklarımın arasına toprak dolmasını , kızılcık ağacının yapraklarını elimize sürünce bıraktığı o diken diken hissi,onu deliye çevirdiğim zamanlarda annemin arada sırada da olsa isabet ettirebildiği babamın kösele terliklerini bile özledim.