bir acayip oluşum.
günümüzde bu sistem ne kadar uzak gözüküyor. ama aslında olması gereken sistem bu.
şimdi düşünün bir fabrika var, işçiler çalışıyor, ama çalışırlarken de beethoven dinliyorlar. hem de canlı olarak. zira o beethoven eserini de fabrikanın korosunda yer alan işçiler çalıyor. aynı anda, canlı.
canları sıkılıyor, işçiler gidip radyo piyesi yapıyorlar yine canlı olarak, diğer çalışan işçiler bunları dinliyor, motive oluyor.
işçiler canları istedikleri zaman balo yapıyorlar.
balo salonları var fabrikalarda.
böyle bir kuruluştu sümerbank.
bir gün bakmışlar ki millet fakir, giysi, kumaş alacak paraları yok, fakirlikten un ve şeker çuvallarından kendilerine elbise yapıp giyiyorlar. sümerbank nazilli fabrikasına bir talimat geliyor, bundan sonra üretilen bazı un ve şeker çuvalları desenli, çiçekli falan üretiliyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/967196/+
kendi başına bir devletti sümerbank adeta.
40 binden fazla çalışan, 500’e yakın mağaza, 41 fabrika ve 43 banka şubesiyle Türkiye’nin en büyük holding teşekküllerinden biri haline geldi. Eğer istenseydi bir ülkenin tüm üretimini yapacak bir yapıya ulaşabilirdi.
ben de bu sümerbank dönemine yetişenlerden biriyim.
bursa heykel-atatürk caddesinde sümerbank'ın büyük bir mağazası vardı.
annem babam memur olduklarından her sene sümerbank'tan alışveriş çeki gelirdi. bu alışveriş çeki ile de gider sümerbank'tan kumaş, okul önlüğü, pantolon, kırtasiye malzemeleri ve bir sürü şey alırdık.
bazen devletin verdiği çek yetmezdi, üste para öderdik. ama bir sürü şey alıp çok az para öderdik. https://galeri.uludagsozluk.com/r/967197/+
sonra özellikle 70'li yıllardan itibaren devlet sümerbank'a yatırım yapmayı bıraktı.
çünkü abd böyle istemişti.
yatırım yapılmayan sistem de yıllar içinde eski teknolojisi ile piyasayla rekabet edemez hale getirildi, zarar eden bir kuruluş haline geldi.
artık sümerbank'a devletin verdiği her kuruş para göze batar olmuştu.
sümerbank, özal tarafından halka şikayet edilen, devleti zarar ettiren bir kurum olarak lanse edilmeye başlamıştı.
Bu gelişmelerin hepsi aslında 1980 sonrası, 'Özelleştirme' adı altında kamuya ait arazi ve tesislerin yok pahasına satılması için gerekli altyapının hazırlanması ve kamusal değerlerin özel şahıslara satılması öncesinde, halkın olası tepkilerinin engellenebilmesi amacıyla yapılmış, uzun süreli hazırlıkların ürünüdür.
ve ne yazık ki takip eden yıllarda artık sümerbank yoktur.
o Tertemiz traşlı, kravatlı düzgün tezgahtarlar, her yer çiçeklerle süslü, aydınlık ortamlar artık yoktur ve bir daha da gelmeyecektir.
tıpkı diğer kamu kuruluşlarımız gibi, sümerbank'ta önce halkın gözünde itibarsızlaştırılmış, sonra da peşkeş çekilmiştir.