unutulmaz mısralar

entry4 galeri
    3.
  1. " Ey talib!
    Son seslenişim bu sana

    Son küstahlığım

    Son günahım

    Son günahın

    * * *
    Herkes kendine verilen en değerli armağanı kullanırmış yolu bulmak için

    Sözcüklerimden başka değerli bir şey yoktu yanımda, onları sundum sana

    Kabir taşlarına kazınmış küflü sözcükler... kefen bezlerine işlenmiş belli belirsiz kanlı heceler...

    Gönlümce en değerlilerini seçip fısıldadım kulaklarına... en eskilerini...

    Belki en doğrularını değil ama inan ki en güzellerini...

    Bazen ulu dağların zirvelerinden, bazen engin ummanların derinliklerinden

    Mecnunun âhını duyasın diye

    Ölüler diyarından... çölden... daima dostların yanından

    Meczub iniltilerini işitesin diye

    Kuytu kûşelerde âşıklar mushafından şiirler okudum sana

    Kur''an''dan

    iki damla gözyaşı uğruna

    Yanmazsam yanmazsın sandım da

    Yandım.

    Yanmadın.

    * * *
    Geçmişimi hatırlamak için başkalarının tanıklığına ihtiyacım var

    Başkalarının sesine

    Senin sesine

    Ruhumdan nefhalarla kardım toprağını

    Sırf seni sende senden duyayım diye

    Sînende

    Sırf bir aks-i sada... sade bir âh... sadece bir inilti...

    Hatırlamam için

    Unuttuğumu... kaybettiğimi... kendimi...

    Bulmam için

    Yolu

    Yordamı

    VE seni...

    Bulamadım

    Yılmadım... yazdım sana... durmadan yazdım... asırlarca...

    Belki bulurum diye

    inadına

    Sen sustukça ben yazdım... usanmadan... biteviye...

    Rüzgâr masamdan mektubunu havalandırırken

    Yazmazsam yazmazsın sandım da

    Yazdım.

    Yazmadın.

    * * *
    Yeşillere bürünmek, Hızır''a tahammülün bedeli

    Bir yandan dostların gemilerine zarar vermek, öte yandan hasmın köyündeki duvarları güçlendirmek

    Daha da acısı nedir bilir misin?

    Çocukları öldürmek

    Kötü çocukları

    Geçmişe zarar vermesinler diye ellerinden geleceklerini almak

    Geçmişe, yani kutsala

    Bu yüzden öldürmeliydim seni

    Kan gölünün tam da ortasında

    Gür nârâlar savura savura

    Bezirgân tezgâhlarını tekmelerken

    Her kuşku bir diğerinin ötesindeyken

    Yakalayıp perçeminden yere çalmalıydım o pis nefsini

    Nefsimi

    Yapamadım

    Hızır''a ihanet ettim

    iki denizin birleştiği yerde yolumu kaybettim

    Yolumu, yani sorularımı

    Bir dizi cevap dudaklarında ölürken

    inanmazsam inanmazsın sandım da

    inandım.

    inanmadın.

    * * *
    Bir varmış bir yokmuş

    Masal gibi sanki

    Hem lâ hem illâ imiş

    Hakikat

    Önce yok demeyi bilmekmiş

    Edeb

    Anladım bezm-i elestin sırrını

    Benim ilk günahımmış illâ,

    Lâ benim son günahım! "
    2 ...