kariyerime trabzonsporla başladım. takımın az bütçesi sebebiyle genelde bonservissiz oyunculara ve kiralık gençlere yöneldim. nasıl bir şanstır bilinmez Ama lig ve ziraat kupalarını müzemize götürdük. avrupada da çevrek Final oynadık. trabzon Şehir merkezinde heykelim vardı, insanlar takalarına benim ismimi koyuyor, sokaklara ve parklara benim ismimi veriyordu. o dönem doğan her erkek çocuğa benim ismimi koyuyorlardı. Ardından Diğer sezona da bomba gibi başladık.
sezonun ortalarıydı ki hamza hamzaoğlu kovuldu. Bende hırsıma yenik düşüp Galatasaray ile görüşme masasına oturdum. hamza Hoca takımın anasını bellemiş, sneijderi de kaçırmıştı. ilk işim umut,hamit, sabri gibi oyuncularla yollarımızı ayırmak oldu. takımda ne Forvet ne de stoper vardı. enkaz halinde folloş bir takımdı. bu arada başkan Dursun bey de takıma çelme takmaktan, yoluma taş koymaktan vazgeçmiyor ve bütçeleri sikine göre kısıyordu. bunları sonucu olarak Takım ligde 7. sırada ve
göte bala avrupada liginde gruptan çıkmıştı.
nihayet transfer sezonu açılımış ve yine az bütçeyle flaş transferler yapmıştık. çinden Robinho, Atletico madridden Thiago ve Brezilyanın yağmur ormanlarından bir zamanların efsane stoperi, emektar Lucio yu getirdim.
Her şeyin çok güzel olacağı Hayalini kurarken lige göztepe mağlubiyeti ile soğuk bir giriş yaptık. Ardından sırasıyla eskişehir ve gençlerbirliği mağlubiyetleri yaşadık. artık bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti. vahşi bir oyun tarzıyla 4-3-3 sistemini takıma oturttum. arka arkaya seri galibiyetler alıyorduk. ligde 5. sıraya kadar yükseldik ve sadece rakiplerimizin puan kayıplarını bekliyorduk.
avrupada lyon u elemede uğurladık ve yolumuza devam ettik. çeyrek finalde Roma ile eşleşmiştik. tüm Takım bu maça odaklandı Ama yapamadık. ilk maçta italyada 3-0 boyun eğdik. Herkes turu kaybettiğimizi kabullenmişti. Bende artık lige odaklanırız diye kendimi teselli ediyordum. sıra arenadaki rövanş maçına geldi. zaten 3 tane yemişiz korkak oynamanın alemi yok osmanlı akıncısı gibi saldırmanın zamanı geldi diyerekten, takımı daha önce hiç denemediğim 3-5-2 sistemi ile sahaya sürdüm. ilk yarıyı yasin in golüyle 1-0 önde kapattık Ama yetmezdi bu. devre arasında iki küçük değişiklik yaptım ve aldığım riski izliyordum. o da ne? sahneye kral burak yılmaz çıktı 2-0!! acaba dedim. acaba geçer miyiz? işte o an sözlük gözüm döndü. oyuna bir Forvet daha soktum ve girer girmez golünü attı. Evet bu gol dakika 75 Sinaaan. Herkes şokta, Roma taraftarları yüce isa diye haykırıyor. biz bile şaşkındık. ve maç uzatmalara Ardından penaltılara geldi. penaltılarda durum 4-4. son penaltıyı Salih uçan kaçırdı. artık ibre bize dönmüştü. sinanın yapması gereken tek şey topu ağlarla öpüştürmekti. ve beklenen oldu. arena yıkılıyor, taraftarlar onuncu yıl marşını söylüyor, romalılar utanç içinde ağlıyordu.
maç Sonu Takım konuşması yapacağım sırada crash dump diye saçma bir hata vererek kapandı oyun.