Hiç bir zaman gerçekleri anlamayacaksın, bir bataklık tarafından çekilirken beni de çekip götüreceksin, inadına kimsenin anlamayacağını düşüneceksin, küçük bir kız çocuğundan farksız. Seni çekip çıkarmaya çalışırken aslında sen beni çekiyorsun oraya, muzdarip değilim, aslında ne guzel şey senin yanında ölmek, fakat dediğim gibi, anlamayacaksın. Senin için bu dünya seni kimsenin anlayamadığı, sürekli gelip herkesin vurduğu bir yer, herkesin omuzlarından bastırdığı bir yer, anlamayacaksın, ki seni kimse anlamıyor, sen kimseyi anlamıyorsun. Bu dünyadan anlamadan, anlaşılmadan geçip gireceğiz demek ki.
Aslında her şey eskisinden farksızken kendine neler yapıyorsun, bana neler yapıyorsun. Farkında değilsin. Tutturmuşsun yüküm çok ağır diye fakat hangimizin yükü hafif. Bir tek kendinin yükü ağırmış gibi geziyorsun dünyada ve anlaşılmak istiyorsun zira beni daha anlayamadın bile, fakat tam derinden dokunamadın bile, bilmediğin şeyler çok ki bunları anlatamam sana bir kelimesini bile anlamayacaksın.
Bir kız çocuğundan farksızsın.
Gerçekler aslında bunlar ve sen yine anlamayacaksın.
Bana neler yaşattığına bir bak. Benim sevgimin sadece kolay olduğunda sevgi olduğunu dahi düşündün. Bana yaşattıklarına bir bak. Beni sevdiğin şekline bir bak. Bir bak sadece. Bana hissettirdiklerine bir bak sadece.
Anlamayacaksın çünkü kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsun, çünkü herkes omuzlarından bastırıyor değil mi? Bir senin yükün ağırmış gibi.
Bir kız çocuğundan farksızsın. Beni de çekiyorsun kanatlarım yetmiyor artık anlamıyorsun. Çıkmadın hala çıkaramıyorum seni, bırakmıyorsun orayı. Beni de çekiyorsun o karanlığa.