18:49:35
Şurada oturan bay ve bayan kabarık koltuğun cılız ve cadı görünümlü başarı bağımlısı kızıda öleceği için mutluyum.
Hava kapalıydı ben yeraltına girerken. Hafif yağmurluda olabilir, bir binayada girmiş olabilirim, hava olmayabilir, sen de olabilirsin. Başparmağımın içi kaşınıyor. Sanırım vedalaşacak bir Nazım Hikmet, bir Marilyn Monroe, bir Ayyaş abi, bir de dünyanın en acılı oflayan adamı kaldı. Özleyeceğime emin değilim. Gittiğim yerde onları veya seni hatırlar mıyım bilmem. Ama muhakkak size gördüğüm zebanilerin veyahut hurilerin fotoğraflarını atarım. Selamlaşmaya çekindiğim ölü keöpeklere ve bademcikleri alındığı için istediği kadar dondurma yiyen arkadaşlarımdanda özür dilerim.
Ben bir seyyar satıcı olacakken mühendis olurum, sen gülersin.
Sen uykudayken bütün sırlarımı anlatırım sana, sen herkese söylersin.
Kemancı arkadaşımla tanıştırırken azrail gelir, sen beni gösterirsin.
Kaşlarımdan kanlar damlar, sen mendilini çıkarır ayakkabımı silersin.
Sen beni kalbinde tarihi eser gibi saklarsın, hep bir replika, hep bir sahte.
Saniyeler geçiyormu diye çok yaşlı ve ölmeye yakın göründüğü için yer verilen tonton amcanın full HD ekranıdaki saate bakıyorum. Bazı anların fotoğrafını çekerim hafızımla. Sanki unutmayacakmışım gibi. Garip bir şekilde de unutmam ama. Bu anın da fotoğrafını çekeceğim. Kimbilir belki unutmam. işte o fotoğraf;
Bildiğin Kızılay – Batıkent metrosu aslında. Yanyana ve karşı karşıya oturmuş, her yaş, her boy, her renk, her şekil ve her yerden aynı yaş, boy, renk, şekil ve yerin insanı. Ayaktakiler oturanlara öldürecekmiş gibi, oturanlar ise ayaktakilere biz asla ölmeyeceğiz aslanım sen kendi işine bak dermiş gibi bakıyor. Camda kendi yansımasını görenlerse aniden korkup yere çömeliyor ya da hemen saçını düzeltiyor. Yarısının kulağında kalitesiz olmak üzere herkesin kulağında kulaklık var. Kalitesiz olanlarınki belli, 5 lira. Kaliteli olanların ki asıl belirsiz. Hemde çok belirsiz, görünmüyor dışardan bakınca. Ama ben eminim içerde kulaklıkla müzik dinlediklerine. Yoksa bu kadar az dinlemeleri birbirlerini normal olamaz. Bir kısmı telefonuna nefretle bakarken şeker kırma oyunu oynuyor. Bazısının elleri çok kirli, bazısının ki temiz. Herkes cüzdanını canı gibi koruyor ve herkesin ölümden çok korktuğu çok belli.