serdar bilgiliden devraldığı beşiktaş başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra çok vaatlerde bulundu, çok hayal kırıklığı yaşattı, çok badireler atlattı beşiktaşa da atlattırdı, az da olsa iyi günler genellikle kötü günler geçirdi, tüm bunlar olurken polemiklere girdi ve dikkatten kaçmayacak dercede vurgulanan bazı noktalar her futbolsever gibi benimde dikkatimi çekti;
ne zaman konuşmaya başlasa söyleyeceği sözlerin neredeyse yüzde otuzunu tahmin edebiliyorum, içimemi doğuyor? hayır, şöyleki;
"beşiktaşın büyüklüğü"
"yumruğumuzu masaya vuracağız"
"beşiktaş büyük camia"
"beşiktaşlılık duruşu"
"o kadar büyüğüz ki..."
"kenetlenelim *"
"birlik olma zamanı"
"x vakit sonra beşiktaş y olacak *" gibi cümleleri her konuşmasında duyabildiğimiz the king of the tüpçü bu başlığın açılmasının ve beşiktaşlıların sabır taşının çatlamasının tek müsebbibidir.
