"DERTLi kardeşiniz olarak konuşuyorum" diyen Başbakan;ı duydunuz; en az üç çocuk istiyor.
Elbette üst sınır yok, dört olur, beş olur, sekiz olur, on olur, hatta dertli kardeşinizin derdine çare bulmak size düştüyse on beş olur.
Taban sınır; üç...
Ben size ilk üçüne koyacağınız isimleri de buldum, bence adları şöyle olsun:
Recep, Tayyip, Erdoğan...
Recep; gıda dağıtım işine girerse, Tayyip; arada bir sünnet olursa, Erdoğan; bir "gemicik" edinirse, siz de kalkındınız, memleket de kalkındı sayılır.
isimleri bulduğumuza göre, bu geceden tezi yok, size harekete geçmek düşüyor.
*
Allah analı babalı büyütsün bebeleri.
Recep; kentlerdeki aşırı nüfus artışından yakınıp "istanbul;a gelenlere vize koyalım" demişti.
Tayyip; "Çok doğurun" diyor.
Erdoğan; "Hanginize inanayım" der mi, demez mi?..
Üç ayrı kişilik, üç ayrı kafa, üç ayrı düşünce, üç ayrı fikir, üç ayrı kimlik, üç ayrı ağız, üç ayrı sıfat...
*
Bu devirde bir Başbakan, "Çok doğurun" derse, o asla çağdaş bir devlet adamı değildir.
Donanımsız ve bilgisizdir.
Çok nüfusun değil, iyi yetişmiş nüfusun önemini, 5 milyonluk israil;in 200 milyonluk Arap álemini önüne katıp kovalamasından dahi anlayamamıştır.
Her 100 lise mezunundan;sinin, her yüz üniversite mezunundan;sının işsiz olduğunu... 250 bin çocuğun sokaklarda yaşadığını... Aşırı nüfus artışından dolayı Türkiye;nin AB;ye girme şansının azaldığını... Çok çocuktan dolayı bakımsız, eğitimsiz, sevgisiz çocuk ordularının, biraz büyüyünce Afrikalılar gibi gemi depolarında batıya kaçmaya başladıklarını, görememiştir...
*
Ne yazık ki çoğunluk "dertli kardeşinizi" dinleyip doğurabildiği kadar çok çocuk doğuracaktır.
Çünkü "dertli kardeşinizin" eğitilememiş, donanımsız, cahil, kandırılmaya elverişli kitlelere ihtiyacı vardır.