bassavci'nin soyledigi su sozleri enteresan: "o donemde toplum tarafindan gorev verildi ve 27 mayis oldu ya da halk, menderes'in idamini coskuyla karsiladi".
sadece bu sozlerine bile bakinca bir kisim aydin gecinen ama kendi fildisi kulelerinin mahzeninden halka acilan pencereden kendi halkina nazar eden insanlarin icinde yasadiklari topluma ne kadar uzak ve her toplumsal olayi algi dunyalarinda ne kadar aksine degerlendirebileceklerini gormek insana huzun veriyor. menderes'in idamini coskuyla karsilayan ve oncesinde de 27 mayis'a onay veren halk, ne olmussa ihtilal sonrasindaki ilk secimde ap ve ytp'ye oylarin yarisini(%49) veriyor, darbecilerin hukumeti teslim etmek istedikleri chp'ye yani inonu'ye ise %37'sini...! yani 1957 secimlerininile gerisine dusuyor chp.
ama asil burada dikkat ceken husus, bir hukukcunu cikip adeta bir "yargiclar devleti"nin sozcusu gibi konusmasi. dunya degisti, turkiye degisti ama degismeyen belli kesimlerdeki ideolojik hatta militan cevreler. halkin iradesine,dolayisiyla demokrasiye inanmayan bu cevrelerin inandigi sey ne cumhuriyet, ne demokrasi ne de laiklik. istedikleri ve inandiklari dupeduz "burokratik oligarsi". ve bunu her firsatta, her zeminde farkli maskeler altinda dilleniriyorlar. bu maske bazen ataturk ilke ve devrimleri oluyor, bazen cumhuriyet, bazen laiklik, bazen baska bir sey. ama halk iradesi asla bir dayanak noktalari olmuyor, olamiyor.
oysa her seferinde hatta cok partili sisteme gecildiginden beri goruyorlar ki halk, darbeye yani kendi iradesini geri plana atan her siyasetciyi, partiyi disliyor, yerle bir ediyor. hala sicakligini koruyan 27 nisan genel kurmay bildirisi karsisinda chp'nin goster[eme]mis oldugu tutumun sonucu 22 temmuz secimlerinin neticeleri degil midir?