öncelikle ne kaybederim gibi mantıkla düşünceye yaklaşılmaz. pragmatist bir yan bu çünkü ama madem böyle bakıyoruz zarar ve faydalarını ortaya koyalım.
şimdi bir inanan gece gündüz demeden bir sınava çalışıyor, her türlü acıya katlanıyor, diğeri ise hiçbir şey yapmıyor. sınav yok.
bu inananın yaptığı her şey boşa gider ve hiçbir şey yapmayan insanla eşit olur.
ama bu da sınırlı bir bakış.
yanlış sınava çalışmak diye bir şey de var.
mesela a dini doğur, o halde b dinine inanan kişi ne kadar çok kendini cennetlik sanıp bir şeyler yapsa da bunların hepsi boşa çıkacak ve cehenneme gidecektir. hemde bunun durumu daha acı çünkü bir yalan uğruna her şeyi yapmıştır.
yanlış sınava çalışmıştır da denebilir.
bide şu kafayı hiç anlamıyorum: tanrı yok siz şunu şunu yapmıyorsunuz ee bari inanın da boşa gitmesin inançsılığınız.
tanrıya inanmayan insanı siz istediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz ama hiçbir ateist gidip de sabah akşam seks partilerine katılmadık, yok tecavüz etmedik, yok kimseyi öldürmedik, tüh fikre yazık oldu demez. bunlar bir kazanç değildir ve fikrin gerekliliği de değildir.
bu sizin bilinçaltınızda olan pislikle bu fikre bakmaktır.
ayrıca bilimsel bir gerçekliğe pragmantist bakılmaz. gerçek senin dışında bir gerçektir ve sen ona aa ben bunu kabul ederim ama ne kazanacağım demek gibi bir lüksün yok.
bu şuna benzer, yaa tamam şimdi dünya yuvarlak ama herkes düz olduğuna inanıyor, iyi de şimdi ben bunun düz olduğunu söylesem daha iyi, çünkü yuvarlak olduğunu söylersem bunca düzdür söyleyeni karşıma alacağım ve bana karşı olumsuz hallere bürünecekler.
işte bu, gerçeğe pragmatist bakılmaz. gerçek sen fantezi kursan da, plan yapsan da oradadır ve senin ne düşündüğünden bağımsızdır.