arkadaşa aşık olmak

entry224 galeri
    182.
  1. burada (bkz: arkadaşa aşık olmak/#31173136) ilk açıldığım anı anlatmıştım.

    Dün mesaj çektim. gel konuşalım dedim ama istemedi. tekrar mesaj çektim :

    "Herhangi bir beklentim yok, hiçbir zaman da olmadı.Bir kaç aylık şeyler değil içimdekiler, tahmin edemeyeceğin kadar uzun süredir vardı. Bunları ilk ve son kez anlatmak istedim sadece sana. Anlatacak başka kimsem de yok zaten. Boşlukta filan değildim ama şimdi çok daha farklı bir boşluktayım. Biliyorum bir sürü canını sıkan şeyin arasında ben de canını sıktım. Seni üzmek isteyeceğim en son şey. Bir imkanı olsa bu içimdekileri atmak için, hiç düşünmeden denerdim. Ama yok. Eğer dediğin gibi bir boşluktaysam da, ben bu boşlukta kalmaya devam edeceğim."

    Bu yazdığımın ardından bugün akşama sözleştik. 2-3 saat önce de en son evine bıraktım. Bok gibiyim sözlük bok gibi. Hayatımın en boktan 3 gününü geçirdim ve daha fazla günleri böyle geçirmeye de devam edeceğim gibi.

    bir kafede buluştuk. Önce hiçbir şey olmamış gibi havadan sudan bahsettik, her şeyi tüketip anlatacak bir şey kalmayınca, bir sessizlik çöktü. göz göze geldik ( allahım o bakışları bir daha görebilecek miyim), 5-6 saniye bakıştıktan sonra gülümseyip birbirimize mevzuya girdik. on bir sene içerisinde olup biteni olabildiğince anlattım, bazen sustum bazı şeyleri anlatamadım. bir kaç kez sezimlemiş onu sevdiğimi ama sonra " yok, yok " demiş. ona bu duygularımın asla ve asla değişmeyeceğini, olur da ileride ben bu duygularımdan kurtulduğumu söyleyip arkadaş olmaya devam edebiliriz dersem inanma o yalandır dedim. muhtemelen içip içip sana yazacağım o mesajlara sakın cevap verme dedim. Genelde hep gülerek konuştuk her zamanki gibi. Ulan var ya bildiğin dünyanın en iyi anlaşan iki kişisiydik. Bu boktan durumu bile geyik yaparak halletmeye çalışıyorduk. ama bazen bir onun bir benim gözlerim doluyordu. bir kaç dakikalık süren derin sessizlikler oluyordu. bu sessizlikler bazen onun "demek ki o yüzden onu öyle yaptın" deyip gülmesiyle bozuluyordu. Bazı şeyleri daha yeni yeni anlamlandırdığı içinde gözleri doluyordu yine, ve ardından yine sessizlik. bundan sonra nasıl olacağını konuştuk, bendeki durumun değişmeyeceğini söylediğim zaman, o da bendeki durumun değişmeyeceğini söyledi, yani benim için öte bir düşüncesi olmayacaktı, arkadaşı olarak görmeye devam edecekti. ben de hayatımda en değer verdiğim kişinin o olduğunu, senin için her zaman her şeyi yapmaya hazır olacağımı söyledim. Tekrar sıralı sessizlikler, gülüşmeler, gözyaşı dökmeceler. 2-3 saat oturduktan sonra kalktık kafeden ve 500 metre ilerideki evine kadar eşlik edeceğimi söyledim, o gerek yok deyip üstelese de evinin önüne kadar götürdüm onu. giderken yine geyik yaparak gittik. Evinin önünde geldiğimizde o normal yanağımdan her zamanki gibi sarılıp öperken ben iki kolumla ona sımsıkı sarıldım. Dur dedi, ayrılmıyoruz ki dedi daha görüşeceğiz fakat ben daha sıkı sarılmaya devam ettim. sonra ellerini ellerime aldım. gözlerimdeki yaşlarla hadi evine git diyebildim titrek bir sesle. ve hiç arkama dönmeden gittim. arkamdan bakakaldığını biliyordum, eğer dönüp baksaydım onu öyle görseydim, koşarak yine sarılacaktım. o veda hiç bitmeyecekti. fakat bitti, o sarılışımda bunu o da anladı ben de anladım.

    şimdi evdeyim, mal gibiyim. hiçbir şey düşünemiyorum. bok gibiyim. yaşam amacı tamamen elinden alınmış bıkkın, üzgün, sinirli, pişman, yalnız boktan bir adam olup çıktım. hem aşık olduğum insanı hem de en yakın dostumu kaybettim. Ona dostoyevski'nin beyaz geceleri adlı kitabını getirmiştim okusun diye, ben de zaten var evde okurum dedi. onu oradaki hayalci adamın nastenka'yı sevdiği gibi seviyorum seni dedim. şimdi o kitabın ilk sayfasında yazan soruyu cevaplandırmaya çalışıyorum.

    " Yoksa o bir anlık da olsa, senin gönlüne yakın olsun diye mi yaratıldı."
    16 ...