Takribi birkaç aydır evden çıkınca güne çok gergin başlıyorum. En moralli olduğum sabahlarda dahi yaşanıyor bu. Derken sebebini az evvel keşfettim.
Yine benzer bir zaman aralığıdır, çıkınca sokağın köşesindeki fırından bir poğaça ya da türevi yiyecek alıyorum.
Bu yerde tezgahta ya bir orta yaşlı adam ya da benzer yaşta iki kadından biri oluyor. Her sabah istisna ve cinsiyet farkı olmaksızın yaşanan diyalog;
- merhaba günaydın. Bir peynirli poğaça alabilir miyim ?
- bir tane mi ?
- evet bir tane.
Bugün kasti olarak bu soruyla karşılaşmamak için tabir-i caizse yeri göğü inleterek adet sayısïna vurgu yaptım.
- günaydın, "bir" peynirli poğaça lütfen.
- bir tane mi ?
- içinizden kaç tane vermek geçiyorsa.
- @$$^%@
Ulan cinnet geçirttiniz lan bana cinnet. Benim gibi esnafla diyalogu muazzam, küçük esnafı kucak dolusu seven adamı delirttiniz lannnn.
Lan siz hangi benzer tohumun moronlarısınız.
Yeter be yeterrrrr. Ben istediğim şeyi zorla söylüyorum sabahın köründe sen ne çeşit bir özürlüsün (üç kişi için de) de her defasında aylardır tasdikletiyorsun yahu cümlemi.
Ulan her şeyi geçtim, tanıyorsunuz beni. Yarım sene oldu her sabah hanginiz olsanız aynı şeyi aynı adette alıyorum. Bana bile gına geldi bu kadar nasıl türüne ihanet eden bir canlı olabiliyorsun ulan.
Fıttırdım ulan fıttırdım. Bir günü istisnayla geçin orospu çocukları. Bir gün de ardından aynı soru gelmesin.
Genetiğini siktiklerim ya kopya çekmiş babaları sanki birbirinden.
Her gece yatarken endişeyle yatıp, sabah acaba bugün de sorarlar mı diye hüzün dolu uyanıyorum lan ibneler.
Ohhh bee.
Germeyin beni.
Yarın sırf bu oyunu kazanmak için bağıra bağıra "iki" tane lütfen diyeceğim.
"bir tane mi" sorusuyla karşılaştığım an siktim ananızı.
Nasa'ya mail atıyorum bunlar uzaylı diye.