parker

entry38 galeri
    36.
  1. öncelikle, lesslie rolünde jennifer lopez yerine herhangi eli ayağı düzgün başka güzel bir oyuncu olsaydı da olurdu demeden edemedim. filmde bazı mantıksız detaylar olsa da kaçınılmaz sona götürürken fazlaca teklemesi, sadece izlence zevkini kısmakla kalmamış, onu bütünüyle başarısız bir yapım olarak görmemize yeterli gerekçeler sunmuş.

    bunun yanında, jennifer lopez seksepalitesinin yeterince kullanılmayışı, Emma Booth denen güzeller güzeli hatunun silik kalması, bu denli basit bir yapımın gereksiz biçimde 2 saate uzatılması; ve ayrıca, tam bir gerizekalı takımı olan, pek çok yerde soğukkanlılıktan yoksun soygun çetesinin zekice denebilecek hırsızlık planları tasarlayıp gerçekleştirmeleri de senaryo adına bazı belli yanlış ve uyduruklukluklar...

    senaryo basit, roller basit, kamera çekimleri basit.. jason statham desen, biraz atraksiyon görsek? o da yok... peki ne özelliği var ve bu filmi neden izlemeliyiz? öncelikle tabi, jennifer lopez faktörü ister istemez hatırı sayılır cazibe yaratıyor, fakat işte onun da yeterince kullanılmayışı ve tipik bir yan rol'den ibaret kalması filmin puanını epeyce düşürüyor ve 'iş olsun diye, öylesine yapılmış bir film..' diye düşündürtmeden edemiyor insanı.

    fakat uğraşırsak birkaç şey çıkabilir gibi;

    birincisi, palme beach/florida ile ilgili birkaç dakkalık güzel manzaralar görebiliriz.
    ikincisi; orta yaş bunalımı, klasik amerikan kapitalizmi ile bağdaştırılabilecek birkaç detay yakalanabilir bu filmde.

    mesela, leslie'nin milyon dolarlık evler satan bir emlak komisyoncusu olmasına rağmen 40 bin dolarlık borcu için deli gibi çalışması, ofiste dönen hilekârlıklar ve rekabet... örneğin leslie'nin etik olmayan biçimde aslında iş arkadaşına ait olan işi kendi üzerine alması ve bunu gören arkadaşına 'aynısını o da yapıyor' diyerek bunu meşrulaştırıp oyunun kuralı biçiminde göstermesi...

    diğer bir detay, başka bir diyalogda gizli; palme beach'te soygunculuk yapan parker'in orada oturanlar hakkında, 'dedeleri kirli işler çevirerek bunca servet edindiler, kendileri de bu sayede böyle rahat şekilde ve sözde ahlaklıca yaşıyor' minvaline gelebilecek bir söz söylemesi çarpıcı bir gerçekliğe dair ince göndermede bulunmuş.

    yine de, jason statham'ın başarılı bir 'antikahraman' profili oluşturduğunu söyleyebiliriz. bu minvalde "herkes çalar, kimisi bunu kendine itiraf eder, kimisi etmez. insanoğlu böyledir. bu yüzden kilitleri icat ettik..." demesi o antikahramanlığa dokunmakla birlikte, filmin basitliğine pek de uymayan felsefilik ortaya koymuş.

    son olarak, diğer dikkate değer bir başka diyalog;
    (o kadar soyguncu ve şiddet dolu parker'a)

    -geceleri nasıl uyuyabilirsun?
    -saat 19.00'dan sonra kahve içmiyorum.

    filmden çıkarılan ders; rahat uyumak için saat 19.00'dan sonra kahve içmemeliyiz.

    ve bir başka sonuç; amerika'lı sosyeteler ve elitler, 40-50 milyon dolarlık mâlikanelerde otururken bizimkiler anca cihangir'de, moda'da filan birkaç milyona satın alınabilecek dairelerde oturuyorlar. şu farka bakar mısınız...

    ayrıca, bu filmin bütçesini bana verseydiniz çok daha iyisini çekerdim. evet.
    0 ...