türkiye'ye erkek olmaktan kat be kat daha zor durum.
yeri gelince en kutsal varlık olan "ana" olmak fakat en çok da küfür edilen insan olmaktır. yeri gelince ezilen,sömürülen,dayak yiyen ve herşeye rağmen hayatını devam ettirmeye çalışan kişi,yeri gelince de ezen,kan kusturan kişi olmaktır. yeri gelince küçük yaşta tarlada çalışmaktan,evlenip çoluk çocukla uğraşmaktan okuyamamak,yeri gelince de öğretmen olup bilgi dağıtmaktır. hayattaki herşey ve herkes gibi adaletten nasibini alamamak,sadece yanlış yerde doğduğu için kendine hiçbir seçenek bulamadan önüne konulan hayatı yaşamaktır. victor hugo'nun bir sözü vardır kadınlar hakkında;
dünyayı anaların kontrol ettiğini, bugünkü yükselen değerlerimize yön veren etkin elemanların kadınlar olduğunu göz önünde bulundurursak o zaman konuya daha sağlıklı bakmış oluruz. aynı şey özel olarak ülkemiz için de geçerlidir.
fakat özellikle türkiyenin dogusunda kadınlar ana olmaktan öte görülüp, bir kuluçka makinesi yerine konuluyor. hele ki doğum kontrol yöntemleri varken ama ne yazık ki ülkemizde doğum kontrol haplarını baş ağrısını gidermek için kullanacak cehalet ve bilinçsizlikte insanlar varken çözüm pekte kolay görünmüyor.