alman aydınlanması

entry3 galeri
    1.
  1. Alman Aydınlanması, aydınlanmaya başta sanat ve kültür olmak üzere ilk tenkitlerin sahası olma hususiyetini de taşır.
    Alman romantizmi insanın yaratma hürriyetinin önündeki her şeye karşı durur.
    "En iyi kaide, kaidesizliktir" diyen romantikler, insanın duygularını, hayal gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.
    Alman romantikleri oyun ve düğün şarkıları, ağıtlar, eğlendirici fıkralar ve kahramanlık destanlarıdır.
    Romantizmin doğuşunda, Aydınlanma projesinin fiilen çöküşü, Aydınlanmanın toplum, ahlâk ve siyaset teorisinin yetersizliğinin farkına varılması büyük bir te'sir yapmıştır. Bu sebeple, Romantikler Aydınlanmanın katı ve kuru ilimciliği yerine estetik bir tavır sergilemişlerdir.

    Romantikler, aklın yaptığı bütün ayırımların suni olup, gerçekliği parçaladığını ve anlaşılmaz hale getirdiğini savunur. Başka bir deyişle, romantizmde rasyonel analiz ya da tecrübi tetkikin yerini sezgiye ve duyguyla beslenen emniyet, ilmin yerini tabiat felsefesi alır. Kainatı canlı, sürekli ve dinamik bir bütün olarak görürler.
    insanın tabiat karşısındaki durumunu üstünlük ve hakimiyet ilişkisinden ziyade, insanın tabiatın bir parçası olarak dile getirirler.
    Romantikler, aydınlanmanın cihanşümulluğu yerine milliyetçiliği öne çıkarırlar. Müsavi ferdlerden oluşan ancak an'anevi menşelerine bağlı bir toplum ideali oluştururlar.

    Romantizmin en mühim ilk temsilcisi Johann Gottfried von Herder (1744-1803) kabul edilebilir (Frühromantik). 1832’te tanıştığı Goethe ve diğer Alman romantikleri üzerinde müessir olmuştur.
    Dilin Menşei Adlı çalışmasında, bilginin ancak dil vasıtasıyla ortaya konabileceğine vurgu yapar. Bu duygu ve düşüncenin birbirinden ayrılamayacağı anlamına gelir.
    insanlık Tarihinin Felsefesi çalışmasında, tarihte, belirleyici unsurun umumi olarak insan değil de, şu ya da bu türden insanın umumi hususiyetleri olduğunu savunan ve bu iddiasıyla da, aynı zamanda antropolojinin babası olarak görülen Herder, organik bir tabii tekamül görüşü geliştirmiştir. Bu anlayışa göre, tabiat da tarih de, sürekli olarak dönüşen, yani oluş hali içinde olan sahalardır.

    1808’de yayınladığı Faust, şiirli bir anlatım ile Mefisto-şeytan sembolü üzerinden, insanın bahis mevzu olduğu eserinde, insan hata yapsa bile, sürekli iyiliğe döndürüleceğini vurgulamıştı.
    Schiller ise eserlerinde hürriyet, isyan, tabiat, ihtilal gibi romantiklerin yaslandığı temel kavramları inkar etmeden, tarih vak'a'sını zenginleştirmiştir. "Haydutlar", "Hile ve Sevgi", "Mary Stuart" ve "Wilhelm Tell" gibi eserlerinde despot idareye başkaldırma temalarını işleyen Schiller'in bu tarihi temayülü, daha sonraki Alman romantiklerini de geliştirmiştir.

    Sanat, Barok ve Rokoko
    Barok, ihtişam, abartılı hareket duygusu ve net gözüken detaylarla karakterizedir. (Caravaggio (Erken Barok), Nicolas Poussin, Peter Paul Rubens,, Rembrandt, Velazquez)
    18. yüzyılın başlarında Fransa'da bir sanat hareketi ortaya çıkan Rokoko Aydınlanma çağı sırasında Barok devirden doğmuştur. Bu tarz, Avrupa üst sınıflarının hazcılığını sembolize eder. Aristokrasi içerisindeki flört ve melankolik aşk temalarını işleyen bu cereyan akıldan ziyade duygulara hitap eder, derinlikten çok güzellik ön plandadır.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük