islam aleminin bilimde geri kalması

entry20 galeri
    1.
  1. islam aleminde yaşayan hemen hemen herkesin kafasını kurcalayan sorudur. uzun iki entry olacağı için pek okunmayacağını bilmeme rağmen, yine de vardığım sonuçları ifade etmek istediğim bir mevzudur. okuyanların ilginç bulacaklarını sanıyorum. başlayalım...

    konuyla ilgili en yaygın kanaat "dindir" ithamıdır. bana göre özde doğru bir ithamdır ama akla "din batıda yok muydu?", "kilisenin yaptıklarına ne diyeceksin?", "islam aleminde bilim yükselirken din yok muydu?" gibi haklı soruları getirir. tabi bir de islam aleminde bilimin yükselişini dine bağlayıp (sebep?), sonraki çöküşünü "bilim ihmal edildi"(sebep?) gibi abuk bir cümleyle ifade edenler de var. şahsen din - bilim uyuşmazlığının özünü bir tarafa bırakıp, meseleyi tarihi gerçekler ışığında ele alacağım. bu soruna bir cümlelik bir yanıt bekleyenler, yazdıklarımı okumayıp, bildiklerini sandıkları yanıtla mutlu edebilirler kendilerini.

    yanıtlanması gereken ilk soru "islam aleminde bilimin yükselişinin sebebi nedir?" sorusudur. cevap basit: sebebi siyasettir!.. evet, bu kadar basit... Ama izahı o kadar basit değil.

    izah edeyim: islam'da ruhban sınıfı yoktur. dolayısıyla, özellikle islam'ın ilk yüzyılları için konuşursak, iktidardakilerin al takke ver külah şeklinde anlaşıp, diğer müslümanları susturma imkanı yoktu. her müslüman kendisinde iktidardakilere "emr'il bi'l maruf neyh'il anıl münker - iyiliği emredip, kötülüğü yasaklamak" hakkı olduğunu düşünüyordu. zaten böyle yapmak, sonraki dönemlerde sadece halk tabakasındaki insanların yaptıklarının eleştirilmesine indirgenen, iktidardakilerin büyük ölçüde bağışık tutulduğu bir farzdır. velhasıl islam'ın ilk yüzyıllarına baktığımızda halifeleri "allah'ın emrine ve peygamberin sünnetine" davet eden, uygulamazlarsa isyan eden kıyamet kadar grup görüyoruz. konuyla ilgili geniş bilgi için:

    http://www.kitapyurdu.com...l-fit-10-cilt/121328.html

    ayrıca o zamanlar "ehl'i sünnet ve'l cemaat" akidesi henüz oluşmaktaydı. kristalize olup, toplum içinde yaygınlık kazanması zaman aldı. o dönemde ortada fink atan mezhepler inanılmaz sayıdaydı.

    http://www.kitapyurdu.com...lam-mezhepleri/74540.html

    kitabın yazarı da bir mezhep imamıdır! imam el eş'ari.. okuyun ve görün ki bugün tartışma konusu bile olmayan, ne oldukları konusunda çok az kişinin fikri olan mevzular bile mezhep ayrışması sebebiydi o zamanlar.

    emevi halifeleri, aynen daha sonra gelecek olan abbasi halifeleri gibi, yaptıklarına kızan ve yeterli cesareti olan herkesin kendilerini "allah'ın emrine ve peygamberin sünnetine" davet etmesinden, habire isyan çıkarmasından rahatsızdılar. kendisine "allah'ın emrinin ve peygamberin sünnetinin" hatırlatılmasını alenen yasaklamaya ilk cesaret eden emevi halifesi abdülmelik oldu. tabi sıkıntılar bitmedi...

    çözümü halife memun buldu. başlıca hocaları arasında hıristiyanların, yahudilerin ve hatta sabilerin bile bulunduğu "dar'ül hikmet"i kurarak yunan biliminin eserlerini tercüme ettirmeye başladı. hatta hint alimlerini bile büyük paralar ödeyerek davet etti. hint rakamları, hintlilerin kullandıkları ondalık sistem ve "0" sayısı böylece tanındı. hintlilerin bir katkısı da kendi inanışlarını tanıtmaları oldu ki inanışları çoğu kimsenin sandığı gibi "ineğe tapma" basitliğinde değildir. hint inanışları tasavvufun kökenini oluşturdu. fakat yanlış anlaşılmasın, "dar'ül hikmet" bir tek kafirlerin doluştuğu bir yer değildi. orada müslümanlar da görev yapıyordu.

    o dönemde bilim dinden bağımsız değildi. bilimle ilgilenen herkesin din hakkında da bazı görüşleri oluyordu. söz konusu kişilerin okudukları eserler, kendilerini, o güne kadar bir tek kuran ve hadisle anlaşılmaya çalışılan dinin, daha geniş bir perspektifte de ele alınıp, alınamayacağı düşüncesine sevk etti. ortaya yunan felsefesi ile islam'ı birleştirmeye çalışan bilim insanları çıktı.

    şu husus dikkatten kaçmamalıdır: o günün bilim insanlarını bugünkülerle karıştırmayın. din, felsefe ve bilimin iç içe geçtiği dönemlerden bahsediyorum. karşıtları, bazı özel durumlar hariç, kimseyi "vay tıp alanında çalıştın" (batıda durum farklıydı) diye hacamat etmeye kalkmıyorlardı, dini görüşleri sebebiyle yükleniyorlardı. yani sadece bilimle uğraşan, dini ve felsefeyi sallamayan kimseler son derece azdı.

    halife memun'un başlattığı çalışmalar o güne kadar bilinenden, muteber kabul edilenden farklı bir irfan alanı oluşturdu. sadece kuran ve hadisle uğraşanlara "ham softalar" gözüyle bakılmaya başlandı. o dönemlerde ister din adamı olsun, ister din, felsefe ve bilim alanlarının hepsinde çalışanlar için olsun patronaj, yani yönetimin geçimleri için yardım etmesi çok önemliydi. halifeler üç alanda birden çalışanlara ihsanlar yağdırırken, diğerlerini ihmal ettiler. hatta kendilerine bağlı şahısların ortaya çıkardığı mutezile mezhebini zorla dayatmaya da kalktılar. imam ebu hanife ve ahmed ibn'i hanbel gibi mezhep imamlarıyla geçinemediler, onlara yapmadıklarını bırakmadılar. daha önce dediğim gibi, söz konusu imamların önderlik ettiği "ehl'i sünnet" mezhepleri henüz yeteri kadar yayılmamıştı.

    en mühimi, gelirleri yine halifelerin bağışları ve kurdukları vakıflardan olan büyük eğitim kurumlarının ve kütüphanelerin felsefecilerin eline geçmesiydi.

    halifelerin pek taktir ettiği, din, felsefe ve bilim alanlarının hepsinde eser veren alimlerin, klasik din alimlerinden en önemli farklarından biri, halkla diğerleri kadar işleri olmadığı gibi, en önemlisi, yönetimi eleştirmek gibi bir dertlerinin olmamasıydı. yönetim, işlerine gelen bir tutum takındıkları ve bilgileri sebebiyle onlara saygı gösterir, halk ise bunca itibar ve de tıp ve mekanik gibi alanlarda çalışmalarının faydasını gördükleri alimler oldukları için saygı gösterirdi. üç alanda eser verenler yönetim tarafından kollandıkları için sadece dinle ilgilenen alimlerin saldırıları onları etkilemiyordu. tam tersi, ifade ettiğim gibi, asıl baskı altında olanlar karşı gruptu.

    halife memun'un "dar'ül hikmet"i kurarken olayların bu noktaya geleceğini önceden hesaplayıp, hesaplamadığını bilmiyoruz. muhtemelen hesaplamamıştır. fakat ilk sonuçları almaya başladığında, gelişmelerin siyasi önemini de kavrayıp, desteğini iyice arttırdığını söyleyebiliriz.

    işte islam aleminde bilim böyle bir ortamda yükselmeye başladı.... ne sebeple çöktüğü sonraki entrymin konusudur.
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük