ilk anlamıyla (bkz: antika) eskimiş, iz almış, hayat kırıntıları taşıyan bir eşya, işe yarayan veya yaramayan bir nesne, varlık.
sürekli ben kimim, neyim, nasılım? gibi sorulara cevap arayıp, insanlara kendimi anlatmak için debelendiğimden gayrı arıyor olduğum yalın bir betim, kelime, özettir.
lakin bununla bitmedi,
bu kadar sıradan değilim. kompleksim çünkü, entrylerimde de dediğim gibi insan zaten doğası ve bu doğasına aykırı normatifleriyle çeliştiği için kendisi ve doğasıyla bir tezat içinde olan, bunun arasını bulmaya çalışan zavallı bir şamar valığı olması ve benim, bunun üzerine bu farkındalığa ulaşıp bu koca, saçma karmaşayı kabullendiğim için kendimi sadece 'antika'yla açıklayamayacağımı düşünmemin üzerine bu sözcükle yetimeyecektim lakin, sonuncu anlamı çok hoşuma gitti 'quaint' in.
bir yandan kesin bir varlıktım ama garipliği de ele alarak aynı zamanda ne idiğü belirsiz bir kesinlik içerdim.
diğer yandan bu garipliği ve tezatlığı tamamen reddetmeyip, benimseyip, kendimi direk kendimi düşünerek sevemediğim ve ancak sempati kurarak sevebildiğim için, bu koca saçmalığı da (bkz: septiktim) bacaksızlığımdan beri zaten sevmiş olmamı, o sondaki 'hoş' ile beraber anlatmış ve kendimi tanımlamış oldum.
ne kadar tanımlamak aynı zamanda sınırlamak olsa da, soyutluktan boğulan benim gibiler için elde tutulur değerler gereklidir ve maalesef, sınırlanmak hususidir.