Sultan Vahidüddin’in M. Kemal Atatürk’e verdiği ve Avni Paşa’nın el yazısıyla istinsah ettiği fermanın sureti
***
“Yaveranı şehriyarimden Erkânı Harbiye Mirlivası Mustafa Kemal Paşaya:
Harbi Umuminin müttefikeyn hesabına ziyaı üzerine tahassül eden vaziyet-i siyasiye, ecdadı izamım mülkünü ve Makam-ı Hilâfet ve Saltanatı müşkil ve tehlikeli bir sahaya sürüklediğinden Hükümet-i Seniyemin kararı veçhile tâyin olduğunuz mıntakada asayişi temin ve maraza-i şahaneme mugayir ahvalin hudusünü men ile cümleten def-i saile bezl-i cehd-ü gayret ederek Milletimizin masuniyetini te’yid ve mülkünün eyadi-i mütearrızından tahlisi için yekvücud olarak hareket edilmesini, selâmı şahanemle ‘asker’ ve ‘memurin’ ve ‘ahaliye’ tebliğini irade ettim.”
Mehmed Vahideddin[18]
***
Tarih: 14 Mayıs 1335 (1919). Yani Izmir’in işgalinden bir, M. Kemal’in hareketinden iki gün öncesinin tarihidir.
Bu Hatt-ı Hümayun’daki “…millet ve memleketin saldırıcı ellerden, yani düşmandan korunması için yekvücud olarak hareket edilmesini, selâmı şahanemle birlikte askere, memurlara ve halka tebliğini irade ettim.” ibaresine dikkatinizi çekeriz.
Her ne kadar M. Kemal bu gerçeği kamuoyuna olduğu gibi açıklamaya cesaret edememiş olsa da, özel meclislerde yakın dostlarına itiraf etmiştir.
Mesela Charles H. Sherrill, M. Kemal Atatürk’ün Samsun’a hareket etmeden önce Sultan ile son görüşmesini kendisine şöyle anlattığını yazar:
– “Odaya girdiğim zaman, sultan şurada bir masanın yanında oturuyordu, (odanın çabucak çizdiği krokisinde sultanın bulunduğu yeri kırmızı kalemle işaretlemişti). Ben burada idim (burasıda mavi kalemle noktalanmıştı). Bir pencere vardı (pencerenin bulunduğu yere bir P harfi koymuştu). Sultan benimle konuşurken durmadan pencereden dışarı bakıyordu.”
Heyecanla sormuştum:
– “Acaba pencerenin dışında ne vardı?”
Mustafa Kemal bu sorunun cevabını vermeden önce, önündeki kağıda mavi kalemle gemilerin krokisini çizmiş ve sonra bana dönerek:
-“Yıldız Sarayı’nın hemen karşısında, Boğaz’da demirli duran müttefik donanmasına bakıyordu” demişti.