sabah aklımda onlarca cümle olan; şimdilerde hepsi uçup bir yerlere gitmiş, kendilerini bir monitöre hapsetmememden küskün tumturaklı düşün bulutları.
ama hiç unutmam; Hürriyet'teki o iki karelik hikayelerde geçen cümleyi. sahibini unuttum ama; ilginç; hiç aklımdan çıkmayacak gibi olan şeyler yitip yitip gidiveriyor da; Soma'da linyit ve mercidabık 1516 hala mukim.
neydi;
hani ne kadar civanmert, kadirşinas, cebi şişkin; Erk'e dair her türlü nüveye sahip olursak olalım; bir kadınca taltif edilmedikçe hiçbirinin kıymeti olmaz bizler için. algılayamayız; bir kadınca fetholunmamız ve bunu anlatabilmemiz gerek. altımızda nasıl inlediklerini, peşimizde pervane olduklarını; etrafımızda dönmelerini görmemiz ve yaşamamız gerek.
öyle kolay gitti ki her şey; öyle kolay yitti ki.
güzel bile diyemem; o his, ne oldu neden böyle oldu? ne gerek vardı?
okuyanları neredeyse hiç ilgilendirmeyen tüm bunluklar; hani peygameberin son beş günü gibi; belki benim son üç günüm ki bir roman karakteri kadar önemimiz olamaz.